Allah Teâlâ’nın, insanlığın devamına vesile kıldığı bir müessese olan âile, ilk insan Hz. Âdem -aleyhisselâm- ile başlamış ve Resûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz (sav)’in hayatında en kâmil mertebeye ulaşmıştır.Ailede rol model hiç şüphesiz Hz. Peygamberimiz (sav)’in örnek hayatıdır. Aile müessesi fıtridir. Erkek ve kadının yaratılış özelliklerinden, fıtratlarının birbirini tamamlaması, birbirlerine duydukları hisler ve alâkaları, […]
Allah Teâlâ’nın, insanlığın devamına vesile kıldığı bir müessese olan âile, ilk insan Hz. Âdem -aleyhisselâm- ile başlamış ve Resûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz (sav)’in hayatında en kâmil mertebeye ulaşmıştır.Ailede rol model hiç şüphesiz Hz. Peygamberimiz (sav)’in örnek hayatıdır.
Aile müessesi fıtridir. Erkek ve kadının yaratılış özelliklerinden, fıtratlarının birbirini tamamlaması, birbirlerine duydukları hisler ve alâkaları, bu duygularını tatmin yolları vs. hepsi bir gaye yani aile için yaratılmıştır. Bu gayeye uygun bir şekilde yaşayan insandünya da birahenk içinde olur ve ruhi bölünmeler yaşamaz. Dünyası da âhireti de cennet olur. Bunun aksinde yaşamaya başladığı an, anlık hazlarını mutluluk zannederek rezilliğini iyice artırır ve daha dünyada iken kendisini rezalet ve hüsran girdabında bulur.
Nikah Müessesesi
Kadın ve erkek birbirlerine karşı duydukları his, arzu, ve meyillerle yaratılmış ve birbirlerini tamamlamışlardır. Rabbimizin bizlere verdiği bu duygu ve hisler belirli kaidelere bağlanmıştır. Söz konusu kurallar ve sınırlar, en güzel ifadesiyle, Sünnet-i Seniyye’ye uygun evliliklerdir. Bu evlilikler neslin muhafazası ve ümmetin istikbalidir. Toplumun yüz akı ve Hz. Peygamberimiz (sav)’in iftiharıdır.
Allah Teâlâ nikâha ayrı bir sır vermiştir. Nikâhta kerâmet, bereket, fazîlet ve muhafaza vardır. Evlilik sâyesinde hayatı düzene giren insan kendini böylece haramlardan korumuş, iffet ve namusunumuhafaza etmiş olur. Kadın ve erkeğin muhabbet ve meyilleri de nikâh sâyesinde farklı bir mânâ ve boyut kazanır. Nitekim Resûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem-:“Birbirini sevenler için nikâh kadar sevgiyi artırıcı bir şey görülmedi” buyurmuşlardır. (İbn-i Mâce, Nikâh, 1)
Kur’ân-ı Kerîm’de bu duruma şöyle dikkat çekilmektedir:
“Onlar sizin, siz de onlar için birer elbisesiniz.” (el-Bakara 2/187)
“(Ey insanlar! Erkek ve dişi olmak üzere) sizi çift çift yarattık.” (en-Nebe’ 78/8)
Resûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- ümmetinin çoğalmasını arzulayarak onları şu ifâdeleriyle evliliğe teşvik etmiştir:“Nikâh benim sünnetimdendir. Kim benim sünnetimle amel etmezse benden değildir. Evleniniz! Zira ben, diğer ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim. Kimin imkânı varsa evlensin. İmkân bulamayan da oruca devam etsin, çünkü oruç onun için bir kalkandır.” (İbn-i Mâce, Nikâh, 1)
Anne ve Babaların Görevleri
Toplumun ailelerden, aileler ise fertlerden meydana gelir. Zîra fertler iffetli olduğunda cemiyet de fazîletli hâle gelir. Bu fertlerdeErkek ve kadın birbirlerine muhtaç olarak yaratıldıkları için bir âile kurmadan fıtratlarını tatmin edip huzura kavuşamazlar.
Kadın, çocuk bakımına daha yatkın, güçlüklere göğüs germede daha zayıf, hayâ ve eve bağlılıkta erkekten daha üstün, ev işlerinde daha becerikli ve erkeğe nispetle daha itaatkârdır. Anne okuldur, ilk öğretmendir çocuğu için. Merhameti, sevgisi ve şefkati ile çocuklarını terbiye eder ve onların hayata dair sorumluk bilincini öğretir.
Erkek ise akıl ve tecrübe bakımından daha üstün, namus ve şerefini muhafaza etme hususunda daha gayretli ve güçlü, zor ve tehlikeli işlere atılmada daha cesur, gayret ve kıskançlık yönüyle kadından daha kâmil bir mizaca sâhiptir. Bu sebeple erkek ve kadın birbirine muhtaçtır ve yek diğeri olmadan hayatını tam mânasıyla devam ettiremez.
Baba evlâtlarını yetiştirmede ve terbiye etmede ne kadar dikkatli ve gayretli olursa çocuklar o kadar kaliteli yetişir ve cemiyet, müeddeb insanların yaşadığı bir huzur mahalli hâline gelir.Evlâtlarını hakkıyla yetiştirebilmeleri için kendisi de bir baba olan Peygamber Efendimiz’i çok dikkatli bir şekilde incelemeli ve çocuklarına karşı davranışlarında takib edecekleri usûlleri onun hayatından çıkarmalıdırlar.
Evlilik Toplumu Muhafaza Eder
İslâm’da evliliğin gayesi ve hikmeti, erkek ve kadının huzur bulması, neslin devamı ve günahlardan korunmadır. Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyrulur:
“Kendileriyle huzura kavuşmanız için, size kendi nefislerinizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun âyetlerindendir. (Birliğinin ve kudretinin delillerindendir.) Şüphesiz ki bunlarda düşünen bir kavim için âyetler vardır.” (er-Rûm 30/21)
Evlilik ferdi muhâfaza ettiği gibi toplumu da muhafaza eder. Zîra fertler iffetli olduğunda cemiyet de fazîletli hâle gelir. Buna işâretle Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:“Dini ve ahlâkı sizi memnun eden birisi kızınızı talep ederse onu evlendirin. Böyle yapmazsanız, yeryüzünde fitne ve büyük bir fesadzuhûr eder.” (Tirmizî, Nikâh, 3)
İslâm, insan fıtratına göre indirilmiş ve insan için tebliğ edilmiş bir dindir. Daha anlaşılır bir tabirle “İslâm, insanın hayat haritasıdır.” Dünya hayatının her alanını tanzim etmiş ve açıklamıştır. İslâm’ın öğretilip yaşatıldığı en ideal mekânlar, sıcak âile yuvalarıdır. Eğitimin, öğretimin, terbiyenin en iyisi yine âilede verilir.
Allah korkusu, Allah muhabbeti, Resûlullah sevgisi körpecik dimağlara en tatlı bir şekilde bu yuvalarda aşılanır. Din, dil, kültür, tefekkür, anlayış bu müessese vasıtasıyla yeni nesillere nakledilir. Milletler buradan büyür ve buradan çürüyerek mahvolur gider. Buna binâen dinin ve insanlığın dostu olan kimseler âileyi kuvvetlendirmeye gayret ederken, hayrın düşmanları da yine bu kökleri dinamitlemeye çabalamaktadırlar. Bu çabaların başında ise nikahsız yaşamın özendirilmesi girişimleridir.
Nikahsız, İslâm’a uygun olmayan evlenmeler, ilişkiler ve meyiller ise meşru sayılmamış ve yasaklanmıştır. Çünkü, böyle ilişkiler bir çıkmaz sokaktır ve sonu hüsrandır. Bu hususta söz sâhibi, insanı yaratan, ona bu fıtratı veren ve nihâyetinde onu amellerinden hesaba çekecek olan, Allah (cc)’dir. O’nun koyduğu sınırlar dışına çıkıldığında, doğru bir adım atmanın imkânı da tükenmiş olur. İnsanı şehvetinin kurbanı ve onlardan meydana gelecek olan çocuklar ise toplumun kabul etmeyeceği gayr-i meşru bireyler olurlar. Toplumlar ifsad olur ve ülkeler helak olur.
Değerli Kardeşlerim!
Bu sebeple ailelerimizi huzur bahçesi yapalım ki bu bahçenin meyvesi olan çocuklar sağlam bireyler olarak yetişsin. Yarınımızın geleceği olan ailelerimizi korunması için yegane rol model Resulullah (sav)’in yaşamı ve aile hayatı olduğunu unutmayalım. Yaşadığımız bu hayatta huzur dolu bir aile ev içerisinde mutlu bir yaşam için dua edelim.
“Rabbimiz! Bize eşlerimizden ve çocuklarımızdan gözümüzün aydınlığı olacak insanlar ihsan et ve bizi, Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder yap” duası ile….