ZARAFET VE NEZAKET

Nezaket ve zarafete anlam veren, örnek hayatıyla bu kelimeleri yaşama aktaran Hz. Peygamber (sav)’dir. O’nun her davranışı bir incelik barındırmaktadır. Allah (cc)’nun örnek almamızı istediği Hz. Peygamber (sav)’in hayatı ve yüce ahlâkıdır. Hiç şüphesiz Allah Resülü (sav) yaşamış olduğu dönemde toplumdaki her kesimle muhatap olmuş, bütün davranışlarında aynı hoşgörülü tutumu sergilemiştir. Müslüman’ın ahlâklı bir birey […]

Yayınlama: 03.02.2022
A+
A-

Nezaket ve zarafete anlam veren, örnek hayatıyla bu kelimeleri yaşama aktaran Hz. Peygamber (sav)’dir. O’nun her davranışı bir incelik barındırmaktadır. Allah (cc)’nun örnek almamızı istediği Hz. Peygamber (sav)’in hayatı ve yüce ahlâkıdır. Hiç şüphesiz Allah Resülü (sav) yaşamış olduğu dönemde toplumdaki her kesimle muhatap olmuş, bütün davranışlarında aynı hoşgörülü tutumu sergilemiştir. Müslüman’ın ahlâklı bir birey olma kriterini Hz. Peygamber (sav), kendi hayatında bunun eşsiz örneklerini bizlere göstermiştir. Geçen yazımızda “Nezaketi” ele alarak Hz. Peygamber (sav)’in hayatından nezaket örneklerini sıralamıştık. Bu yazımızda da zarafeti ele alacağız.

Zarafet Nedir?

Arapça bir isim olan “Zarafet” Nazikâne tavır, hal ve ifade, terbiyeli muamele, davranış, söyleyiş, giyim ve kuşam inceliği gibi manalara gelmektedir. Zarif kelimesi ise ince, kibar, şık, kabiliyetli yetenekli, ince zekâlı, nükteli, alımlı kıvrak zekâlı manalarına gelmektedir. Bu kavramı temizlikte bir zevk ve incelik olarak tanımlayanlarda olmuştur.

Allah Resülü (sav)’in Zarafeti

Tanımları anlamlandıran hiç şüphesiz insandır. Nezaket ve zarafet ise birbirini tamamlayan vasıflar olup Resulullah (sav) de mana bulmuştur. Allah Resülü (s.a.v)’in hayatındaki nezaket ve zarafet anlayışı, cahiliye döneminde bile insanların kalplerine taht kurmuş ve kurulan İslâm düzeninin devamındamihenk taşı olmuştur. Yüce Rabbimiz bu hususta şöyle buyurmuştur: “Sen onlara sırf Allah’ın lütfettiği merhamet sayesinde yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı kalpli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi. Onları affet, onların bağışlanmasını dile, iş hakkında onlara danış, karar verince de Allah’a güven, doğrusu Allah kendisine güvenenleri sever.” (Ali İmran: 159)

Yüce Allah Hz. Peygamber’i İslâm’ı yaşamak üzere örnek bir insan olarak gönderdiği gibi arkadaşlarının da sonraki nesilleri yetiştirebilecek seviyede örnek bir toplum haline gelmelerini istemiş, bu sebeple Hz. Peygamber’e onları en güzel bir şekilde yetiştirmesini emretmiştir. Bu cümleden olarak onların şahsiyetlerine değer vermesini, yönetimde onlarla istişare etmesini, onlara görev verip sorumluluk duygularının gelişmesi için çaba göstermesini, hatalarını bağışlamasını, günahlarının affı için dua etmesini emretmiştir. Böylece Müslümanların hem Hz. Peygamber’e hem de birbirlerine karşı sevgi ve saygıları daha da artarak birlik ve beraberlikleri sağlanmış olacaktır.

AİLE HAYATINDA HZ. PEYGAMBER’İN NEZAKET VE ZARAFETİ

Hz. Peygamber (sav)’in hanımlarına, çocuklarına ve akrabalarına karşı gösterdiği nezaket ve zarafet içeren davranışı, hayatıyla Allah’a inanmış bir insanın nasıl davranışlar sergilemesi gerektiğinebizlere en güzel örnektir. Hz. Peygamber (sav)’in hayatının her karesi bir incelik içermekte, hayatı elmas gibi her yönüyle parıldamaktadır. Ailesine iltifat etmesi, ilgi ve alakası, hoşgörüsü, duyarlılığı, vefası ve adaleti bizler için en güzel örnekti ve bizden sonra ki nesillere bırakılması gereken en güzel mirastır. Böylesine ince ruhlu bir elçiyi anlamak bizlere iki dünya saadeti verecektir.

KİŞİSEL VE SOSYAL İLİŞKİLERDE HZ. PEYGAMBER’İN NEZAKET VE ZARAFETİ

Allah Resülü (sav) kişisel ve sosyal ilişkilerinde en nezaketli ve zarafetli insandır. Ailesine ve arkadaşlarına karşı da yumuşak ve hoşgörülü olmuş, kalplerini incitmemiştir. Dostlarını sabah akşam ziyaret etmiş, çocuk dahi olsa hasta ziyaretine gitmiştir. Çocuklara, gençlere, kadınlara ve engellilere toplumda farkındalık kazandırmış, çocuklarla ilgilenmiş, onlarla şakalaşmış, çocuklara imamlık yapmıştır. Yani toplumda zayıf olarak addedilen tabakayı olması gereken konuma yükseltmiştir. Engelli kimselerin toplumdan tecrit edilmesine müsaade etmemiş, toplum içinde görevlendirerek topluma faydalı hale getirmiştir.

Gençlerin duygularına önem vermiş, onlara yaptığı eğitimlerde ailelerini özlemiş olduklarını fark ederek onları ailelerinin yanına göndermiştir. Bir devleti yöneten ve bunun yanında peygamberlik vazifesini yerine getiren Hz. Peygamber (s.a.v)’den kötü ahlâk veya nezaketsizlik adına hiçbir davranış sadır olmamıştır. Bedenini inciten bedevîye hiç karşılık vermemiş, istediğinin verilmesini emretmiştir. Borcunu kaba bir şekilde talep eden alacaklıya, istediğinden daha fazlasını vermiş ve ince davranmıştır. Mekke’de Müslümanların güçsüz olduğu dönemde kendisine zulmedenleri Medine’de devlet başkanı olduğunda ezmemiş, nezaketi elden bırakmamıştır.

NEZAKET VE ZARAFETİ MUHAFAZA ETMEDE RESULULLAH (SAV)

Hz. Peygamber (s.a.v), bir ahlâkî problemle karşılaştığında problemin üstünü kapatmak yerine onu çözüme ulaştırma yolunu tercih etmiştir. Taraflara sebeplerini izah etmiş daha sonra süreci takip etmiştir. Toplumda yaşanan ahlâkî zaaflara karşı insan psikolojisine uygun çözümler üretmiştir. İnsanı her yönüyle ele almış yanındaki insanların kişiliklerine uygun çözüm yolları sunmuştur. Zira Hz. Peygamber(s.a.v), bireysel farklılıkları dikkate almış bu yönüyle kalıcı çözümlere ulaşmıştır. İnsanların kırılmalarına ve incitilmelerine müsaade etmemiş, etrafında gördüğü haksızlıklara sessiz kalmamıştır. Evde farklı, dışarıda farklı bir ahlâkî tablo yansıtmamış karakterini her durumda aynı şekliyle muhafaza etmiştir.

ZARAFET EĞİTİMİ

Zarâfet eğitimi; dünyaya gelişimizle başlar gözümüzü kapatıncaya kadar da devam eder. Nezaket ve zarafetimizi zihnimize, gönlümüze kodlamalıyız. İnsan, muazzam yaratılışını fark etse, o yaratılıştaki mükemmelliğe denk bir zarâfet ve ahlâkla yaşama gayretinde olsa, Allâh’a kul olduğu şuurunu diri tutsa; yani önce “kendini” düzeltse, dünya düzelmez mi?

O hâlde bahane bulmaya, insanlara karşı önyargılı ve suçlayıcı ifadeler kurmaya gerek yok. Bunun kimseye bir faydası da yok. Bir taraftan başlamalı. Önce kendi elimizdeki mumu yakmalı, sonra da o mum ile başka mumları aydınlatmalı…

Hz. Peygamber (s.a.v)’in hayatının her karesindeki inceliği, yüce ahlakını ve Allah’a inanmış bir insanın nasıl davranışlar sergilemesi gerektiğine dair bize en güzel örnek olduğunu hayatımıza rehber edinmeli ve yaşayarak ve yaşatarak da evlatlarımıza miras bırakmalıyız.

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.