SERBEST KIYAFET İSTİSMARIMIZ

İnsanoğlu çıplak doğar ama doğar doğmaz sarılır sarmalanır çıplaklıktan kurtarılır. Dış elbise ister çocuk ister yetişkin olsun insanın süsüdür. Eğer elbise olmasın yaratılmışlar içinde en çirkin görünümlü varlıklardan biri olmaya adaydır insanoğlu. Bizim dinimizin kuralları gibi gelenek, görenek ve törelerimizde çıplak olmayı, vücudun mahrem yerlerini ulu orta teşhir etmeyi reddeder. Dinimiz kadın ve erkeğin ergenlik […]

Yayınlama: 09.11.2022
A+
A-

İnsanoğlu çıplak doğar ama doğar doğmaz sarılır sarmalanır çıplaklıktan kurtarılır. Dış elbise ister çocuk ister yetişkin olsun insanın süsüdür.

Eğer elbise olmasın yaratılmışlar içinde en çirkin görünümlü varlıklardan biri olmaya adaydır insanoğlu.

Bizim dinimizin kuralları gibi gelenek, görenek ve törelerimizde çıplak olmayı, vücudun mahrem yerlerini ulu orta teşhir etmeyi reddeder. Dinimiz kadın ve erkeğin ergenlik çağına geldikten sonra kendiliğinden görünen yerler müstesna (El, yüz, ayaklar) vücudun kapalı olmasını emreder. Bu kural kadınlar içindir, erkekler için zaruri olan diz kapağı ile göbek arasının kapalı olmasıdır.

Cumhuriyet döneminden önce de sonra da ülkemizin kadınları hem inancı gereği hem de örfi olarak çıplak olmayı tercih etmemişlerdir. Entari, şalvar, ceket, palto gibi giysileri asla kollar ve bacaklar açık olmamıştır ama cumhuriyet dönemi ile birlikte sözüm ona modern medeni olunma kompleksi ile açık saçık giyinme kadınlarımızın bir kısmında alışkanlık haline gelmiş çarşıda pazarda açık saçık (Kollar, bacaklar, göğüsler aşırı açık) olarak gezen kadınlarımız çarşıda pazarda dini bütün insanlar başta olmak üzere insanlarımızı rahatsız etmeye başlamıştır. Buna yarı çıplak gelinlik giyen gelinlerimizi de dahil edebiliriz.

Ülkemizde uzun bir süre dininin emrine uygun olarak giyinen (Başörtüsü, uzun entari, pardösü giyme gibi) kadınlarımızın kılık kıyafetlerine devlet kademelerinde yasaklar konmuş ve diğer vatandaşlara tanınan haklardan mahrum bırakılmışlardır. (Kamu görevi yapmaları, eğitim yapmaları gibi) Bunun en belirgin örneğini 12 Eylül 1980 askeri darbesi ve 28 Şubat 1997 post modern darbesi döneminde gördük.

2000’li yıllardan sonra kılık kıyafet yasağı kaldırıldı, insanlar da bu konuda rahatladı. Kılık kıyafet yasağının kaldırılması için büyük çabalar sarf edildi. Kamuda serbest kıyafet eylemleri yapıldı. Sonuç alındı mı alındı elbette. Devlet memurlarının ceket, pantolon giyme, kravat takma zorunluluğu kalktı. Başörtülüler, tesettürlüler her kademede çalışma hürriyetini elde etti.

Ama son yıllarda görüldü ki serbest kıyafet uygulamasını da sonuna kadar istismar etmeye, dıştan bakanların bakmaya hayâ ettiği ama; o kıyafeti giyenlerin dini de toplum değerlerini de ailesini de hiçe sayarak rahatsız olmadan rahat rahat giydiği, kıyafet zannettiği giysileri görür olduk.

Yarı çıplak gelinlikli gelinler, mini etekli öğretmenler, vücudunun üst kısmında sadece göğüsleri kapalı iç çamaşırsız çıplaklar daha neler neler. İşin acı tarafı da bu durumda olan insanlarımızın tamamına yakını kendini Müslüman olarak tanımlayan ama; İslam’ın kelime dışında hiçbir emrini takmayan insanlar.

Bunun yanında hippi kılıklı öğrenci, öğretmen ve memurlar da işin farklı bir yerindeler.

Acaba diyorum gerek memur (Bay, bayan) gerekse öğrenci (İlk, orta, yüksek öğrenim) ve sivil toplum kesiminde kıyafet konusundaki yozlaşmayı yeniden masaya yatırıp tartışsak mı? Bu konudaki istismarı önlemeye değer diye düşünüyorum.

Selam ve dua ile

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.