Her şeyin değişime uğradığı gibi dilde değişime uğrar. Kelimeler anlam değişikliği yaşar. Bunlardan biri de “siyaset” kelimesidir. TDK tanımına göre siyaset “Devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş veya anlayış.” Anlamına gelir. İngilizcede“politics” karşılığını alır.İslam fıkıh literatüründe, kamu otoritesinin dinin genel ilkelerine ters düşmeyecek düzenlemeler ve uygulamalar siyaset kelimesiyle ifade edilir.Siyaset, “toplumun işlerini […]
Her şeyin değişime uğradığı gibi dilde değişime uğrar. Kelimeler anlam değişikliği yaşar. Bunlardan biri de “siyaset” kelimesidir. TDK tanımına göre siyaset “Devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş veya anlayış.” Anlamına gelir. İngilizcede“politics” karşılığını alır.İslam fıkıh literatüründe, kamu otoritesinin dinin genel ilkelerine ters düşmeyecek düzenlemeler ve uygulamalar siyaset kelimesiyle ifade edilir.Siyaset, “toplumun işlerini üzerine alma, yürütme, yönetme işi, insan topluluklarını yönetme sanatıdır.”
Bazı insanlar siyaset ile politikayı birbirinden ayırırlar. Siyasetadil yönetme ve yönetme sanatıdır. Ahlaki karakteri esastır. Dolayısıyla dinde vardır. Ama politika yok. Bunun nedeni ise “politikanın ve politikacının yalan dolan içinde olduğu/olabileceği” düşüncesi ve politikada ortaya çıkan haksız uygulamaların dinde olamayacağının kabulüdür.
Halkın, siyasal sistemin herkes için eşit ve adil sonuçlar doğuran politikalar üretebileceğine ilişkin inancını oldukça azdır. Ya da vatandaşların kendi siyasal inanç ya da moral değerlerine göre sorumlu siyasî otoritelerin ve kurumların güvensizliği genel yargı halini almıştır. İşte bunun adı politika olarak görülmektedir. Siyaset değil. Aslında iki kavramında aynı şeyi yani yönetmeyi ifade ettiğini söyleyelim.
Ülkemizde popülist söylemin daha baskın olduğu söylenebilir. Kitlelerin yönetilmesinde onların haz, hız, renk ve yaşam tarzlarının dikkate alınarak yönetim ortaya konulması söz konusudur. Kitlelerin yönetilmesi konusunda önemli bir kavram olan popülizm kavramı ilk kez 20. yüzyılda, Fransa’da kullanılmıştır. Popülist insan, çoğunluğun beğeni ve zevklerini benimseyen, kitlelerin desteğini almak için onlardan biriymiş gibi davranan kişilere popülist denir. Genel olarak bu anlayışta din, tarih, kültür ve ahlaki değerler göz ardı edilir. Kitlelerin eğilimleri söz sahibidir.
Popülist yaklaşım tarzının her zaman doğru olduğu söylenemez. Realist ve idealist insanlar hakikatin günü birlik ahlak ve adaletle barışık olmayan beklentilere kurban edilmemesi gerektiğinin farkındadır. Yönetenler “siyaset” kelimesininetimolojisinden hareket edecek olurlarsa; siyasetin hakikati/doğruyu ezip geçmesine sessiz kalamazlar. Çünkü siyaset dini bir kavram olarak kabul edilir. Ama yönetenler “politika” kavramından hareketle bir yönetişim ortaya koyacak olurlarsa; burada çıkarın, iktidarda kalmanın ve yönetimde kalmanın öne çıktığı görülecektir.
Türkiye’de siyaset/politika medeniyet değerlerini ezip geçtiğini söylemek mümkün müdür? Bunun konuşulması gerekir. Halkın iktidar ettiği iktidarlardan elbette beklediği şeyler vardır. Ancak bunların genel olarak sözden öteye geçmediği de görülmektedir. Felsefeci birinin bir tespiti var “hükümetler ya da devlet baskı/çıkar gruplarının, sermayenin baskı aracıdır.” Hal böyle olursa politika ezip geçecektir.
Siyaset/politika bu işi yapanı konu mankeni haline getirir mi? Getirebilir. Getirirse önüne çıkanı ezip geçer!