SÜT KESİLDİ

1960’lı  yılların ortası. Köyden kente göçtük. İki oda bir mabeyn, tahminen 65 metrekare eve yerleştik. Üç erkek kardeştik. Bacım da burada doğdu. Kayseri Yenimahalle, o zamanlar kentte yaşanır, yine de hayvan beslenir. Onun içindir ki park duvarlarını, camii duvarlarını cezaevi duvarlarıyla ayırt edemezdiniz. Tabi daha sonra kentte hayvancılık bitti. O duvarlar da yıkıldı. Anlaştık, sütçü […]

Yayınlama: 29.05.2021
A+
A-

1960’lı  yılların ortası. Köyden kente göçtük. İki oda bir mabeyn, tahminen 65 metrekare eve yerleştik. Üç erkek kardeştik. Bacım da burada doğdu.

Kayseri Yenimahalle, o zamanlar kentte yaşanır, yine de hayvan beslenir. Onun içindir ki park duvarlarını, camii duvarlarını cezaevi duvarlarıyla ayırt edemezdiniz. Tabi daha sonra kentte hayvancılık bitti. O duvarlar da yıkıldı. Anlaştık, sütçü eve her gün süt getiriyor, veresiye veriyor parasını da ay sonunda toplu alacak. Annem de pirinç unu ile mama yapıyor bacıma…

Bir gün,  iki gün derken bir hafta sonra sütü kesti. Süt kesilmedi, adam veresiyeyi kesti! Anneme deyişi; “Bacım, geliyorum gidiyorum kocan pencere kenarında, işsiz güçsüz oturuyor. Sen bu borcu ödeyemen!”

Eğer orada teyzem olsaydı, annemin büyüğü, sütçünün hakkından gelirdi. “Benim kocam fabrika da işçi. Sigortası bile var! ” derdi.

“Kaç liran kaldı?” diye birde adamı azarlardı! Ama rahmetli annem böyle değildi ki. Ağzı var dili yok! Pek konuşmaz. Hele hele yabancı erkeklerle hiç konuşmaz. Konuşsaydı, kocasının yandaki okulda öğretmen olduğunu, öğlenci olduğunu, öğleye kadar evde kitap yazdığını sonra da derse gittiğini söylerdi…

 Hatta unumuzun, bulgurumuzun, salçamızın köyden geldiğini, tarlalarımıza ortakçının pancar ektiğini, icarı getirirken çuvalla şeker getirdiğini söylemeden gittin. Annem…

REKLAM ALANI
Yazarın Son Yazıları
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.