KURTLAR ULUYUNCA

Üç kardeş, ortak pazarlama yapıyoruz. 1980’li yılların ortası. Altımızda bedford kamyon. Türkiye’nin her tarafını köy köy dolaşıp, ‘Harman Veresiye’ soba, halı satıyoruz. Pancar parasına, tütün parasına, çeltik parasına… Vb. Yani mahsulün, paraya dönüşmesine. Ocak ayında, Karadeniz köylerine malları sattık. Ağabeyimle birlikte dönüyoruz. Samsun, Amasya, Tokat üzerinden, Tokat ve Sivas’ta sorunlar başladı… Önce Tokat Kızıliniş sonra […]

Yayınlama: 30.01.2022
A+
A-

Üç kardeş, ortak pazarlama yapıyoruz. 1980’li yılların ortası. Altımızda bedford kamyon. Türkiye’nin her tarafını köy köy dolaşıp, ‘Harman Veresiye’ soba, halı satıyoruz. Pancar parasına, tütün parasına, çeltik parasına… Vb. Yani mahsulün, paraya dönüşmesine. Ocak ayında, Karadeniz köylerine malları sattık. Ağabeyimle birlikte dönüyoruz. Samsun, Amasya, Tokat üzerinden, Tokat ve Sivas’ta sorunlar başladı…

Önce Tokat Kızıliniş sonra Sivas Çamlıbel de, en önde kar püskürtme makinesi sonra greyder daha sonra biz… Konvoy halinde gidiyoruz. Ağabeyimi; İki çocuk ve karısı beklerken, beni annem bekliyor. Ağabeyim, “Hava şartları çok ağır, riske girmeyelim Tokat da yatalım” dedi.

” Yok! “dedim.”

“Sivas’ta yatalım” dedi.

“Yok!” dedim. Gerekçem de, ‘Bir an önce Kayseri’ye gidip, mal doldurup, yeniden sefere çıkmak…’

Ben yola devam edelim derken bir taraftan da ne olur ne olmaz diye, tedbir alıyorum. Odun ve çıra aldım yakmak için…

Sivas’tan çıktığımız da hava kararmıştı. 15-20 KM gittik. Kamyon önce tekledi, “pat, pat” sonra istop etti soğuktan. Altına ateş yaktım. Mazot şişesini iptal ettim. Bir teneke mazotu, şoför mahalline koyup, hortumla direk mazot otomatiğine bağladım. Böylece deponun donma tehlikesini önledim. 5-10 KM daha gidince, kamyon tekrar kilitlendi, durdu. Altına ateş yaktım, boruları ısıttım. Kurt ulumaları çoğaldı…

Her taraf kar, buz. Arabanın altındayım, ayaklarım, kamyonun dışında. Kurtlar gelirse, her an ayağımdan kapabilirler.

Ağabeyime levye demirini verdim. Beni koru diye. Oda,  “Nasıl koruyacağım?” deyince ben başladım gülmeye. Oda bozuldu. Sonra beraberce güldük. Uğraştım uğraştım, çalıştırmayı başaramadım ve umudu kestim… Kapıları kilitleyip, yürüyeceğiz ya bir yere ulaşacağız ya bir araç denk gelecek ya da üçüncü seçenek, onu söylemeye gerek yok…

Elim kapının demir koluna yapıştı. Kilitlemeyi bırak! Elimi zor kurtardım. Radyo o gün hava durumunda sıcaklığı – 18 diye anons etmişti. Sonradan öğrendim ki – 32 derece imiş! Meğerse infial olmasın diye en soğuk derece söylenmezmiş!

Bizim ayak parmaklarımız ve ellerimiz karıncalanmaya başlayıp, uyuşurken bir kamyon göründü.

İki elimi havaya kaldırıp, yolun ortasın da durdum. Şoför duracaksa da, durmayacaksa da durdu! Karayolları kamyonuydu. Şoför ve ilave iki kişi var. Ağabeyim, zar zor sığdı. Bana yer yok! Bende “Balık istifi” gibi dizlerinin üzerine uzunlamasına yattım…

Sivas’ ta, otele yerleştiğimiz de, soğuk suyla duş alarak, olası hasarı önledik!

Ertesi gün tamirci, ilave akü ve yakacak malzemeleri alıp, kamyonu çalıştırmaya gittik ama başaramadık…

Bir kamyon geçiyordu, bindik. Kayseri’ye geldik. Kardeşim, şoförlükte bizden tecrübeli ve Endüstri Meslek Lisesi, ‘Motor Bölümü’ mezunuydu. Ağabeyim Kayseri’ de kaldı. Kardeşimle taksi kiraladık. Motorcu ustası, elektrik ustası yedek aküler gerekli ekipmanlar ve bolca helva ekmek aldık! Yanımıza.

180 KM gidip, kamyonun yanına vardık. Havalar kısmen ısınmış, ustalarda bu işlerin uzmanı. 12 voltluk bedford aküsüne, 24 volt bağladılar ve başardık. Çalıştırdık!

Kardeşim, bizim kamyonu sürüyor. İki usta yanında, bende kiraladığımız, taksinin şoförü ile Kayseri’ye dönüyoruz. Yolda iki kişi el kaldırdı. Anladığım kadarıyla, köyden köye gidiyorlardı. Onları aldık, helva ekmek ikram ettik. Birlikte yedik. Glisemik indeksim yükselip, üstüne de kalorifer iyi çalışınca, uyumuşum…

Yanımda ki adamların, bağırarak Kelime-i Şahadet getirmeleriyle uyanınca, baktım sırtım yerde, ayaklarım hava da. Şoför taksiyi kaydırmış, üç, dört takla atarak, şarampole inmiş, kar epey yüksek, son durumda arabanın tavanı yerde, tekerleri havada. Kardeşim halatı bağladı, taksiyi sırt üstü kaydırarak yola çıkardı. Bizde iki hamlede devirip, tekerleri üzerine getirdik. Ben kardeşimle birlikte, bizim bedfordda, ustalar da taksiyle yola devam ettik. 3.gün sonunda hava kararırken, Kayseri’ye geldik. Şehir girişinde trafik çevirme vardı. Çekme halatı, takos, kar zinciri zaten lastiklerin üzerindeydi. Ama cezayı da yedik, araç trafik sigortasının günü, 2 gün geçmişti! Hem para cezası hem araç bağlanıyordu! Önde polis arabası, arkada biz, 17 KM ileri de, Bölge Trafik Müdürlüğüne kamyonu çektik. Tutanak tutuldu. Anahtarı görevliye verdik. Yürümeye başladık…

  Kar, buz, ayaz yarım saat kadar yürüdük sonra arkadan gelen bir kamyona bindik.

REKLAM ALANI
Yazarın Son Yazıları
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.