TARAFSIZ BÖLGE SAHİDEN TARAFSIZ MI?

Biz O’nu kanal 7’nin haber sunucusu olarak tanıdık. Farklı bir kişilik, üslup   ve doğaçlama sunumuyla ekranlarda yerini almıştı. Sanki bizden, içimizden biriydi. Her akşam evimize gelen misafir gibi özenle karşılardık.90’lı yıllarda Büyük bir keyifle, zevkle izlerdik. Önce haberleri sonrada ardı sıra başlayan “iskele sancak” programını. Kimden bahsettiğimi tahmin etmişsinizdir. Ahmet Hakan Coşkun.

Ahmet Hakan, 2005 yılında kanal 7 den ayrıldı. Yazılarını Yeni şafak gazetesi ve Sabah da yazdı. Şimdilerde Hürriyet gazetesinin genel yayın yönetmenliğini  üstlenmiş durumda. Yine aynı gazetede köşe yazarlığı yapmakta olup Demirören gurubuna ait CNN Türk’te “Tarafsız Bölge” adında bir de program yapmakta. Her ne kadar İlahiyat mezunu olsa da biz onu televizyoncu, gazeteci kimliği ile tanıdık.

“Milli Görüş”  çizgisine yakın bir duruş sergileyen Ahmet Hakan,  dönem  dönem farklı fikirlere de evrildiği olmuştur. Her ne kadar “sola” savrulsa da mazisi ve kökleri itibarıyla “merkez sağ” çizgisinde yazılarını sürdürmekte. Bu bağlamda duruşunun “Cumhur ittifakı’na” yakın olduğunu söylesek yanılmış olmayız.

Peki, sahiden programın  adı gibi kendisi de tarafsız mı? Bunu ne ölçüde başarabiliyor? Tarafsız kalması mümkün mü?

Tarafsızlık olsa olsa program gereği her  katılımcıya verilen eşit süreler hakkında olabilir. Bu da konukların kendilerini ifade etmeleri ve verecekleri mesajlarla sınırlıdır. Tarafsızlığın ikinci boyutu ise herkesin fikrine saygı duymasıyla olur. Bu ister iktidar cenahı olsun isterse muhalif. Her kesime eşit ve tarafsız olunmalı.

Özellikle hak hukuk mücadelesi, evrensel yasalar, ücretler, adalet kavramları her kes tarafından kabul gören değerler olması nedeniyle bırakınız sunucuları “insanım diyenin” tarafgir olması doğru olmaz. Kendine de yakışmaz. İlla da taraf olmak gerekiyorsa  karınca misali safım belli olsun  o da haktan adaletten yana olsun der.

Ancak diğer konularda net bir şekilde tarafsız kaldığı söylenemez. Bunun farklı nedenleri vardır. Mesela ait olduğu toplumun değerleri, yetiştiği ortam, kendi kimliği, kişiliği, (bahsettiğimiz gibi bir ilahiyatçı ve Yozgatlı olması) memleketin çıkarları, eş dost yakın çevresi, çalıştığı kurumun iktidara olan yakınlığı, taşıdığı mefkure gibi nedenlerle hepten tarafsız kaldığı söylenemez.

Zira çağımızda insanın bir noktadan sonra taraf olduğu/taraf olmaya zorlandığı bir dönemi yaşıyoruz. İnsanı  ikilem içinde bırakan ve bu denli yoransa “tarafsız olanın bi taraf olacağı”  kaygısıdır.

İçimizden biri olarak gördüğüm Ahmet Hakan beye  bundan böyle hep başarılar diliyorum.