Yıllık iznimi kullanmak üzere Tarsus,Mersin,Erdemli istikametine hareket ettim.Amacım Cennet vatanımızın güzelliklerini keşfetmek dünya gözüyle bu güzellikleri görmekti. Sadece ben mi?Tabi ki hayır.Biz bir aileyiz dedim ve eşimi çocuklarımı da yanıma aldım. Ömrümüzde ilk defa deniz görecek, denize girecektik.İstedim ki onlar da ülkemizin tarihini,kültürünü coğrafyasını görsün ileride anlatacak anıları olsun. *** Çok uzun değil çeyrek asır […]
Yıllık iznimi kullanmak üzere Tarsus,Mersin,Erdemli istikametine hareket ettim.Amacım Cennet vatanımızın güzelliklerini keşfetmek dünya gözüyle bu güzellikleri görmekti. Sadece ben mi?Tabi ki hayır.Biz bir aileyiz dedim ve eşimi çocuklarımı da yanıma aldım. Ömrümüzde ilk defa deniz görecek, denize girecektik.İstedim ki onlar da ülkemizin tarihini,kültürünü coğrafyasını görsün ileride anlatacak anıları olsun.
*** Çok uzun değil çeyrek asır öncesi tatil sadece havuz başında olanların, elit kesimlerin, hatta sosyal medyada boy gösteren kırmızı halıda yürüyenlerin hakkıymış gibi düşünülürdü. Televizyonlar magazin programlarına geniş yer ayırır ha bire flaş flaş flaş diyerek haber yapardı. Haberi yapılan bu kesim tırnak içerisinde sazın,sözün,sanatın ustası olsalar da Anadolu kültüründen biraz uzaktı.Onların tatil algısı sanki gecelere özeldi.Bunun içindir ki gece hayatı özendirilirdi.Tatiller sadece barlara,sahil ve kumsallara sıkıstırılmıştı. 90′ lı yıllarda bu kültüre “Televole Kültürü” deniliyordu. Diğer yandan muhafazakar dindar aileler bir sahile gidecek olsa bir denize/ havuza girecek olsa ya da bir kafede çay içecek olsa hemen çarpıtılır,algı operasyonlarıyla küçümsenirdi. Bu küçümseme öyle bir hâl alırdı ki sakallı sarıklı cübbeli,tesettürlü kişiler dört duvar arasındaki evlerine,camilere mahkum edilirdi adeta. Ellerinde tesbih,dillerinde zikir olsun etliye sütlüye karışmasın yeterliydi.Halbuki hocalar(imamlar) günlük hayatın tam merkezinde olan gönül insanlarıdır.Herkese ulaşmaya çalışan herkesinde mutlaka bir gün kapısını çalacağı kültürlü insanlardır. O yıllar yaşanılanları,yazılıp çizilenleri (yeni nesil/Z kuşağı) bilmez. Karikatürlerin,televizyonda yayınlanan ‘olacak o kadar ‘ programlarının tek hedefi vardı. Dindar muhafazakar diye tarif edilen hacı,hocaları değersizleştirmek, ötekileştirmek hatta dışlamaktı. Merak edenler youtuba “Olacak o kadar” yazıp bakabilirler.
***
Biz tekrar tatilimize dönelim. 3 yıl önce Kahramanmaraş’ın Afşin ilçesinde olduğu-olabileceği rivayet edilen Ashabı Kefh mağarasını ziyaret etmiştik.Şimdide bu mağaranın Tarsus ayağını ziyaret ediyoruz. Tarsus tarihi oldukça eski bir şehir.Yoğun ilgi görüyor.Yedi uyurlar,kaya mağarası ziyaretini yaptıktan sonra Danyal (a.s.) camisini ve kabrini ziyaret ettik.Ardından Tarsus Şelalesi ve devlet parkında birer mola vererek nefeslendik. İstikamet Mersin, diyerek hemen arkeoloji müzesine gittik. Öğrenci olduğumuz için eşim ve ben iki tane müze kartı aldık. Otuzardan 60 TL ödedik.İçeride zaman tünelinde tarihe bir yolculuk yaptık.Çıkışta sahildeki yük taşıyan katar katar dizili büyük gemiler çocukların çok dikkatini çekmişti. Kıyıya paralel uzanan yemyeşil ve uzunca park herkes gibi bizi de fazlasıyla serinletmişti. Erdemli,Ayaş,Narlıdere istikametine gidene kadar kıyı şeridinin hiç boş olmadığını gördük. Buralar turizm olduğu kadar tarım kenti de. Kayseri’nin ilçelerine nispeten hem kalabalık hem de gelişmiş diyebilirim. Çıktığım bu tatil yolunda insanın samimi dost(lar)a ne kadar çok ihtiyacının olduğunu yeniden anladım.İyi bir arkadaş candır, yoldaştır, huzurdur, kılavuzdur. Uzun zamandır göremediğim köylüm,ilk okul arkadaşım Emrah Öner bizi hem hanelerine davet etmiş hem de bize rehberlik yapmıştı. İlk önce Cennet-Cehennem ve astım mağaralarını gezip ardından da tekne turu yapmıştık.(Bu vesileyle kendisine teşekkür ediyor, selamlarımı iletiyorum.
***
Sonuç olarak; Biz bu tatilde yeni dostlar edindik yeni yerler gördük.Keyif aldık,eğlendik ve bolca anı biriktirdik. Varsın birileri “tatil sanki bir kesime özgüymüş” diye dursun biz “Tatil bir kesimin değil her kesimin hakkıdır” diyoruz. Hocalarında hakkıdır, sporcularında.Emekçi işçi kardeşlerimin de. Bir yıl evinden dışarı çıkamayan hanım kardeşimin de hakkıdır.Sağlam olanın ne kadar hakkı varsa engelli olanın da o kadar hakkı vardır.Tabi bu hakkı kullanırken başkasının yaşam tarzına da saygı duymak lazım. Selam ve dua ile…