TARİHE TANIK OLMAK & 15 TEMMUZ’U GÖRDÜM

Adına Arap baharı dedikleri isyan harekâtları, Tunus’ta başlamış sonra Libya’da Kaddafi’nin devrilmesi, Mısırda seçilmiş cumhurbaşkanı Mursi’nin koltuğundan indirilmesiyle devam etmişti. Mısır’da Rabia meydanında günlerdir direnen halka kurşunlar sıkılmış insanlar bir bir tutuklanmıştı. Kimi zindana atılırken kimide idam edilmişti. Sıra Suriye de zalim Esad’a gelmişti. Ama oyun daha da büyüktü. Hedefte Türkiye de vardı. Temmuz ayının […]

Yayınlama: 16.07.2021
A+
A-

Adına Arap baharı dedikleri isyan harekâtları, Tunus’ta başlamış sonra Libya’da Kaddafi’nin devrilmesi, Mısırda seçilmiş cumhurbaşkanı Mursi’nin koltuğundan indirilmesiyle devam etmişti. Mısır’da Rabia meydanında günlerdir direnen halka kurşunlar sıkılmış insanlar bir bir tutuklanmıştı. Kimi zindana atılırken kimide idam edilmişti. Sıra Suriye de zalim Esad’a gelmişti. Ama oyun daha da büyüktü. Hedefte Türkiye de vardı.

Temmuz ayının kavurucu sıcaklarını yaşadığımız günlerdi. O sıcağa rağmen herkes işinde gücünde çalışır helalinden evine bir ekmek götürmenin derdindeydi. Hepimizin bir derdi birde planı vardı. Derdimiz cennet vatanımızda huzurla kardeşçe yaşamaktı. Tek isteğimiz gelen şehit haberlerinin artık son bulmasıydı. Birde planlarımız vardı yarınlar için çocuklarımız için. Bizim planlarımız olurda dâhili ve harici hainlerin planı olmaz mı?

Bir yaz akşamıydı. Yatsı namazından çıkmış evime gitmiştim. Saat 10 haberlerini izleyip uyumak için odama geçecektim. Televizyon kanalları bazı tankların köprülere yollara çıktığını canlı canlı son dakika haberi olarak veriyordu. Her şeyin rutin olduğunu düşünmüştüm. Haberler bitmeden yatak odama geçtim. Kısa ama derin bir uykuya dalmışsım. Saat 02 veya 03 suları bir sela sesiyle uyanmıştım. Duyduğum sesle içim cız etti.

Eyvah! dedim. Yoksa milletin adamı cumhurbaşkanımıza suikast mı yaptılar? Aklıma ilk gelen bu olmuştu. Hayretle pür dikkat minareden gelen sese doğru yöneldim.

‘Sayın vatandaşlarımız! Ülkemize karşı hain darbe girişimi yapılmış olup başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Sayın cumhurbaşkanımız hayattadır’. Bir anda Öfke, panik, korku, üzüntü bütün duyguları yaşamıştım.

Apar topar kalkıp dışarı çıktım ne olup bittiğini anlamak için arabamla görev yaptığım kasabanın meydanına gittim. Kimseler yoktu. Sabah ola hayrola deyip eve döndüm. İlk işim yeniden televizyonu açmak oldu. Bütün kanallar olan biteni son dakika haberi olarak vermeye devam ediyordu. Evet, artık bir darbenin olduğu kesindi ama bunu hangi vatan haini yapmış olabilirdi? Derken ‘FETÖ yani ‘Fetullahçı Terör Örgütü’ Yurtta Sulh Konseyi’ adıyla bu hain kalkışmayı başlatmış.

Aman Allah’ım o da ne? İnsanın gördüklerine inanası gelmiyor.

Payitaht bildiğimiz aziz İstanbul da köprüler işgal edilmişti. Başkentimiz Ankara’nın göbeğinde bombalar patlıyor. Milletin meclisine hainler saldırıyordu. Havada jetlerin biri kalkıp biri iniyor, helikopterlerden insanların üzerine kurşun yağdırılıyordu.

Peki, bu Fetö kimdi ne yapardı? Yıllardır hizmet harekâtı diye milletin zekât, kurban, sadaka, bağış paralarıyla okullar, yurtlar, dershaneler açıp birçok ülkede bağı olan eğitim kisvesi altında ajanlık yapan bir örgüt yapılanması.

Aynı zamanda saf temiz iyi niyetli insanların dini duygularını sömüren Allah’la aldatan bir örgüttü. Ama karda yürüyüp izini belli etmiyorlardı.

Yoksa neden MİT’le uğraşsınlar? Neden emniyet teşkilatına el atsınlar? Neden hâkimler savcılar kuruluna sızsınlar? Neden orduya ilgili imam atasınlar? Neden…?

Demek ki dertleri niyetleri başkaymış.

Devirelim, halkları birbirine düşman edelim yeniden İMF’ye gelsinler, bizden borç para istesinler diyenlerin oyunuydu bunlar. Fetö’yü de bir maşa olarak kullanıyorlardı. Zaten O da yıllardır bu işi seve seve yapıyordu. Fakat Türkiye eski Türkiye değildi. Batıya ABD’ye biat edecek eski liderler yoktu artık.

Cumhurbaşkanımız Muğla’ya tatile gitmişti. Hainler orada bile rahat bırakmayıp saldırıya geçmişti. Tüm imkânları kullanarak İstanbul havalimanına uçağı iniş yaptığında sevenleri liderlerine sahip çıkmaya onu karşılamaya gitmişti. RTE şu açıklamaları yapıyordu; Lider taşın arkasına saklanırsa millet meydana çıkmaz. O gece vekillerimizden biri de “biz bu meclisi boşaltırsak korktu, kaçtı derler. Ölsek de burayı terk etmeyeceğiz” diye haykırışına tanık olmuştum.

Tanık olduğum sadece bu muydu?

Savaştan kaçıp ülkesini terk edenlerin değil; tankların önüne yatan Anadolu’nun yiğitlerine,

Necip milletimizin kurşunlara meydan okuyuşuna, 

Kadınıyla erkeyle yeniden destan yazdıklarına,

Kahraman evladımız Ömer Halis Demir’le darbelere karşı direnen 251 şehidimize,

Vatanın, bayrağın, dinin, ezanın, mukaddes olduğuna yeniden şahit oldum.

VE birde 15 Temmuz gecesi kendi insanına kurşun sıkan sonrada ülkesinden kaçan hainlere tanık oldum.

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.