DEPREMLER, DUA VE UMUT

Yer o yaman sarsıntı ile sarsıldığı/Yer, içindeki ağırlıkları çıkarıp dışarı attığı/Ve insan: “Ona ne oluyor?” dediği zaman/O gün yer, bütün haberlerini anlatır/Çünkü Rabbin ona vahyetmiştir.(1-5) Kuranı Kerimde 99. surenin adı Zilzal suresidir. Medine de nüzul olup 8 ayettir. Deprem ve kıyamet sahnesinden bahseder. Soğuk ve acı günlerden geçiyoruz.Bir tarafta eksi derecelerde can hıraş mücadele ederken […]

Yayınlama: 21.02.2023
A+
A-

Yer o yaman sarsıntı ile sarsıldığı/Yer, içindeki ağırlıkları çıkarıp dışarı attığı/Ve insan: “Ona ne oluyor?” dediği zaman/O gün yer, bütün haberlerini anlatır/Çünkü Rabbin ona vahyetmiştir.(1-5) Kuranı Kerimde 99. surenin adı Zilzal suresidir. Medine de nüzul olup 8 ayettir. Deprem ve kıyamet sahnesinden bahseder. Soğuk ve acı günlerden geçiyoruz.Bir tarafta eksi derecelerde can hıraş mücadele ederken diğer yanda enkazdan kurtarılmasını bekleyen yüzlerce hatta binlerce vatandaşımız. Şubatın soğuğuna inatzifiri karanlıkta geceyi aydınlatan alev alev yanan bir sobanın etrafında umutla sabahlamak. Dile kolay saatlerce beklemek. Belki,belki diyerek! Gözlerde yaş, yüreklerde hüzün, bedenlerse donmuş cesetten farksız. Hani yaşlı ve hasta birine nasılsın diye sorunca adetten iyiyim demesi gibi. Milletimiz var olsun, her hâlükârda devletin bekası için gelen yardım ve hizmetler karşısında minnet duygularını ifade etmekteler. Bize yakışanda budur. Vatandaşın hiç mi haklı isyanı yok? Hiç mi haklı feryadı yok? Elbette vardır.Yüreklere kor düşmüş. Gün bugündür deyip haklı olarak devleti, devletin gücünü bu kara günde yanında görmek istiyor. Bu gayet tabidir. Deprem bölgesinde yaşıyoruz. Her ne kadar verimli topraklarımız, yüksek dağlarımız, etrafı üç denizle çevrili bir adamız, hatta cennet gibi vatanımız olsa da bu kadim topraklarda depremin olma olasılığı yüksek. Bunu bilim adamları söylüyor. Çünkü sönmüş volkanik dağlara sahibiz çünkü kırılmamış fay hatları üzerine binalar kurmuşuz. Ve yer her zamanki gibi hareketli.Gil-get’ler oluyor volkanlar harekete geçiyor artçı depremler oluyor. Bunlar olacak, bunlardan kaçış yok. Sormamız gereken insanoğlu ne yapıyor yahut ne yapması gerek? Şüphesiz insanı diğer canlılardan ayıran akıl yetisine sahip olmasıdır. Evet, deprem oldu diyerek olan biteni izleyemeyiz. Yapılması gereken ders çıkarmak, ibret almaktır. Bunun için fay hatlarından uzak durmak hatta yüksek katlı bina yapımından vaz geçmek gerek. Bunlar akla gelen ilk tedbirler. Bununla beraber zemin etüdünün yapılması kaliteli demir ve çimento kullanılması kaçak yapılara, gece kondulara imar affı verilmemesi gibi hususlara da dikkat etmek gerekiyor. Müslüman işini sağlam yapmalı. Önce tedbir almalı sonra tevekkül etmeli. Bilimden fenden uzak kuru kuruya bir kader inancı ve dua fayda vermez. Bunu söylerken hâşa kadere karşı çıktığımız anlaşılmasın. Ebetteki kadere, alın yazısına inanıyoruz.Elbetteki her kaderin üstünde bir de kaderi yazanın olduğuna inanıyoruz. Ancak işi kadere atarak sıyrılmak ucuz bir iş olsa gerek. Vicdanı olan her sorumlunun hesap vermesi gerektiğini unutmayalım. Bu dünya mahkemesinde olmasa bile mahkeme-i-kübrada mutlaka hesap verecektir. İman etmiş gönüller dualarında şöyle der. Eğer Allah bu hadiseyi bize yazmışsa bundan kaçış yoktur, Lakin kader de benim ölmem yazılmışsa ağlamaya lüzum yoktur. Yine inanmış gönüller umutla yaşar.Ümitvar olmak hüznü giderir, insana güven verir, güç verir. Onun için hayallerimizi ve umutlarımızı daima diri tutalım. Eshabı Kef diye bilinen mağara arkadaşlarını, Bedir harbindeki ebabil kuşlarını,Hz.İbrahim (a.s.)ı yakmayan ateşi, müşriklerin zulmüne inat peygamberimizin ( sav) nasıl kurtulduğunu bir düşünelim. Allah’ın arşı ve yeri ayakta tutan melaikeleri var. Rabbimizin göremediğimiz nasıl olduğunu tarif edemediğimiz bir eli (yedullah)var gücü var. kudreti var. Sonra hızırı var, enbiyası evliyası var, melaikesi var. Sonra yaptığın hayırlı amellerin kıldığın namazın yaptığın duan verdiğin sadakan tuttuğun orucun var. İşte seni kurtaran kurtaracak olan beklide dünyada yaptığın bu iyiliklerdir. Hülâsa;Günde üç beş defa abur cubur yemek yiyen su içen bir insanın, 15 gün boyunca hiçbir şey yemeden içmeden kurtulması neyle izah edilebilir. Demek ki yediren içiren hayat veren mutlak bir güç var. İşte o gücün sahibine teslim olmalıyız ve afatlarından ders çıkarmalıyız.

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.