DİYANET VE AFET YÖNETİMİ

Afet sözcüğü Arapça bir kelime olup, “büyük felaket, bela, yıkım” şeklinde ifade edilmektedir. Deprem bu felaketlerden birisidir. Bir olayın afet sayılabilmesi için üç önemli durumun varlığından söz edilmektedir. Bu üç önemli şey; “Belli bir topluluğun günlük hayatının normal işleyişinin bozulması”, “Etkilenen topluluk afetin yarattığı yıpratıcı ve bozucu etkilerle mücadele edememesi” ve “Dışsal bir müdahale olmadan […]

Yayınlama: 15.02.2023
A+
A-

Afet sözcüğü Arapça bir kelime olup, “büyük felaket, bela, yıkım” şeklinde ifade edilmektedir. Deprem bu felaketlerden birisidir. Bir olayın afet sayılabilmesi için üç önemli durumun varlığından söz edilmektedir. Bu üç önemli şey; “Belli bir topluluğun günlük hayatının normal işleyişinin bozulması”, “Etkilenen topluluk afetin yarattığı yıpratıcı ve bozucu etkilerle mücadele edememesi” ve “Dışsal bir müdahale olmadan normal işleyiş kendi kendine geri gelmeyecek düzeyde olmasıdır.”

Tarih boyunca insanlık değişik türlerde afetlerle karşı karşıya kalmışlardır. Burada önemli olan şey afetin yönetilmesidir. Afet yönetimi, risk yönetimi ve kriz yönetimi (olumsuzluk, bunalım ve tehlikenin yönetimi) olarak; sorun üç aşamada ele alınmaktadır. Ülkemizin bir deprem gerçeği üzerinden şu anda kriz yönetimi evresi söz konusudur.

Kriz Yönetimi Afet dönemlerinde yaşanan evre kriz sürecidir. Krizler; bunalım, telaş, kargaşa ve karışıklığa sebep olup müdahaleleri uzun sürelidir. Bu yüzden her ülke, olağandışı durumların yaşanmasından evvel; durum tespiti yaparak çözüm üretmeleri için kendilerine has krizleri tanımlayacak kriz yönetim sistem ve organları geliştirmelidir.

Kriz yönetiminin tanımı yapılacak olursa, olağanüstü durumlarda mağduriyeti/zararı ve olumsuzlukları önlemek ve etkisini en aza indirmek için yapılması planlanan ve düzgün bir şekilde uygulanmasına yardımcı olacak faaliyetlerdir. Bu faaliyetler, aşamalı şekilde sistemli olarak karar vermeyi ve verilecek kararları uygulayacak olan ekiplerin oluşturularak yeni kararları hızlı şekilde uygulanmasını içerir.

Kriz yönetimi; afetzedelerin korku ve endişelerinin giderilmesi ya da en aza indirilmesi; maddi ve manevi ihtiyaçlarının karşılanması ve çekilen ıstırabın/zorluğun en aza indirilmesidir. En önemlisi devlete olan güvenin devam etmesi ve sağlanmasıdır. Toplumun sağlıklı bir şekilde geleceğe hazırlanmasıdır. Normale Dönme Süreci, Afet öncesi normallik haline geri dönüş ve felaketten etkilenen topluluğun rehabilitasyonunu sağlamak amacıyla yapılan girişimler ve faaliyetlerde elbette her kurumun üzerine düşen görevler vardır.

Bu kurumlardan biriside Diyanet İşleri Başkanlığı ve ona bağlı teşkilatlarıdır. Yaşam heyecanı, umut, güç kuvvet ve enerji; yaşanılan felaketin üstesinden gelme iradesi; tüm bunları elde edilmesi için ciddi bir moral ve motivasyona ihtiyaç vardır. Tam da burada din ve din psikolojisine, manevi rehberliğe ihtiyaç söz konusudur. Psikolojisi düzgün olmayan yaşama heyecanını kaybetmiş bir kimse tükenmiş kimsedir. Yeniden hayata ve topluma kazanılması mümkün değildir. 

Diyanet, İl, ilçe müftülükleri ve taşra teşkilatlarının; ilgili kamu kurumları ve Sivil Toplum Örgütleriyle birlikte istişarelerde bulunarak; afet ve afet sonrasında krizin yönetilmesi noktasında; bir plan dâhilinde manevi rehberlik faaliyetlerinde bulunması hayati önem taşımaktadır. 

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.