NEV-İ ŞAHSINA MÜNHASIR

Günümüzde modern toplumun akışına uyum sağlayamamak, tökezlemek, düşmek psikolojik sorunların belirtisi sayılır. Halbuki gayet tabii ve insani bir durumdur bu. Fakat toplum insani olanla ilgilenmez. Toplum sürekli hareket halindedir, durup düşünmeyi, sakinleşmeyi kaldırmaz. Senden de bu tempoya ayak uydurmanı bekler. Bu tempoya özgü belli normları, kalıp yargıları, sınırları vardır. Bunların dışında kaldığın zaman hemen sana […]

Yayınlama: 25.02.2023
A+
A-

Günümüzde modern toplumun akışına uyum sağlayamamak, tökezlemek, düşmek psikolojik sorunların belirtisi sayılır. Halbuki gayet tabii ve insani bir durumdur bu. Fakat toplum insani olanla ilgilenmez. Toplum sürekli hareket halindedir, durup düşünmeyi, sakinleşmeyi kaldırmaz. Senden de bu tempoya ayak uydurmanı bekler. Bu tempoya özgü belli normları, kalıp yargıları, sınırları vardır. Bunların dışında kaldığın zaman hemen sana hasta yaftası yapıştırır. Herkesten aynı düşünmesini, belirli bir tempoya göre yaşam sürdürmesini isterken her insanın farklı özelliklere, karakter ve ruh yapısına, farklı düşünme biçimlerine sahip olduğunu, hayatı algılama çeşitliliklerini görmezden gelir. İçinde yaşadığın toplumdan farklı bir düşünce yapısına sahip olunca önce herkes sana hasta gözüyle bakar sonra da tedavi olman için farklı farklı yollar sunar önüne. Benzerlik konfor ve riskten uzak bir yaşam getirirken farklılık başlı başına bir iddiadır ve herkesin kazanamayacağı bir düelloya benzer.

Toplumumuzaynı zamanda öyle hızlı ve hazlı hareket eder ki yaşadığımız deneyimler birer uçurtma misali gökyüzünde bir görünür bir kaybolur. Eskisinden farklı olarak yeni toplumda hiçbir şey derinlemesine yaşanmaz, sanki bir oyun levellerini atlar gibi yaşanır hayat. Hep bir sonraki aşama, hep ilerleme hep hızlı hareket etme hep haz ve lezzet içinde yaşama. Hastalık, ölüm, acı, keder, dert, hüzün, tasa peki bunlar neresinde hayatımızın? Onlar hemen yaşanıp unutulması gereken önemsiz detaylar modern hayata göre. Durup düşünmeye zaman yok. Sürekli bir şeylerle meşgul olma hali dışarıdan hoş gözüküyor belki. Hatta dinimizin de buyruğu bu yönde. Fakat tek bir farkla. Bilinçli olma hali diyebiliriz bu farka. Dinin buyurduğu şey en temel varlığın olan aklınla, bilerek, isteyerek yap ne yapıyorsan. Modern hayatın istediği isedüşünmeden yap ne yapıyorsan çünkü bizim yerimize düşünen başkaları var. Bizi bizden daha çok düşünenlerimiz var! Sağolsunlar..!

Aynı bir koyun sürüsü misali. Gideceğin yerler belli, yapacağın vazifeler de. Sen sadece sana söylenileni yap. Ötesine karışma. Köleliğin dik alası. Önceden alenen yapılan şeyler şuan el altından, hissettirilmeden yapılıyor. E tüm uyuyanları uyandırmaya bir tek uyanık yeter diyor Malik el Şahbaz. Bizim de gayemiz uyanık kalmak.

Mesela evlerimiz, odalarımız acaba bize mi hizmet ediyor yoksa biz mi onlar vasıtasıyla dolaylı olarak kurulu düzene hizmet ediyoruz? Günümüzde bir çok şey gibi dairelerimiz de standartlaştırıldı. Aynı kültür ögelerini paylaşan yerlerde hatta geniş çaplı düşünürsek dünyaya hakim olan medeniyet hangisi ise ona özgü kuralların yaşadığımız aleme hakim olmasıyla pek çok insan sıradan ve standart bir hal aldı. Evlerimiz de bunun bir göstergesi. Her odanın ayrı bir işlevi var mesela. Oturma odasında oturulur, tv seyredilir. Yemekten sonra çay içilir. Oturma gruplarının duruşu, tv nin yeri, hatta sehpaların yeri bile çoğumuzda aynıdır, birbirine benzerdir. Mutfakta yemek yapılır, salonda misafirler ağırlanır, yatak odası da mahremiyete özgü bir alandır. Bakın hepsinin bir tanımı, bir çerçevesi var. Peki kim tarafından konuyor bu tanımlar? Tabi ki seni senden daha çok düşünen ağababaların tarafından. Yani biz bir daire satın alıp şurada şunu yapar buraya bunu koyarız demiyoruz aslında. Bize neler yapacağımız zaten hazır bir vaziyette sunuluyor. Kurulu bir düzen var. Sen sadece o düzeni sürdürmekle görevli basit bir bireysin. Tekdüzelik, sıradanlık hayatın her yerinde. İnsanların kendi olma, nevi şahsına münhasır olma yanları ellerinden alınarak modern köle orduları yetiştiriliyor. Moda diye bir şey var en basitinden. Sürekli değişen, birileri tarafından empoze edilen ama hiç hissedilmeyen, her zaman uymamız gereken, uymadığımızda kendimizi kötü ve çağ dışı, banal ve demode hissettiğimiz, toplumdan kendimizi soyutlamamak, kendimizi tecrit edilmiş gibi hissetmemek için mecburi de olsa ona göre yaşadığımız modern bir put.

Günümüzün modern köleleri hep bir ağızdan hep aynı şeyleri yuhluyor, hep aynı şeylere seviniyor, hep aynı olaylar etrafında benzer şeyleri hissetmeye çalışıyor.

Bebek cinsiyeti öğrenme partisi, oturma günleri, cenaze evlerinde yakılan ağıtlar, ölünün arkasından yapılan perşembe mevlitleri, evlilik yıl dönümleri, doğum günleri, sevgililer günü, anneler günü babalar günü kadınlar günü, tatil anıları, gittiğimiz mekanlar, giyindiğimiz kıyafetler, vs vs.

Dünyanın diğer yanındaki evli bir adamla benim eşime 14 şubatta hediye almam ve benzer şeyleri hissetmem sahiplerime ne denli bağlı olduğumu gösteren önemli bir tablo.

Özgürlüğünün elimden alındığı, düşünme imkanı bile verilmeden beni belli seçenekler arasından seçmeye mecbur bırakan, karşılaşacağım her durumda vereceğim tepkiye kadar beni esir alan bir çarkın içinden yazıyorum bunları. Ve yazarken de göçük altında kalmış tek elini dışarı uzatarak yardım dilenen bir vatandaş gibi hissediyorum. Ne olur tutun elimden..

 

REKLAM ALANI
Yazarın Son Yazıları
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.