Berat bir unvandır. Bir sıfattır. Hadis metinlerinde Berat geçmez. Berat gecesi yerine Şaban’ın on beşinci gecesi geçmektedir. Sözlükte Berat “iki şey arasında ilişki olmaması; kişinin bir yükümlülükten kurtulması veya yükümlülüğünün bulunmaması” anlamına gelir. Bu nedenle Şaban’ın on beşinci gecesinde Müslümanların Allah’ın affı ve bağışlaması ile günah yükünden kurtulacağı umularak bu geceye Berat gecesi adı verilmiştir. […]
Berat bir unvandır. Bir sıfattır. Hadis metinlerinde Berat geçmez. Berat gecesi yerine Şaban’ın on beşinci gecesi geçmektedir. Sözlükte Berat “iki şey arasında ilişki olmaması; kişinin bir yükümlülükten kurtulması veya yükümlülüğünün bulunmaması” anlamına gelir. Bu nedenle Şaban’ın on beşinci gecesinde Müslümanların Allah’ın affı ve bağışlaması ile günah yükünden kurtulacağı umularak bu geceye Berat gecesi adı verilmiştir.
Bu gece Müslüman kadın ve erkekler; ramazan ayına giriş belgesini almak için; rahmet kapısı önüne gelirler ve beklerler. Kendilerini arz edereler. Talepte bulunurlar. Yenilenmek, arınmak ve temizlenmek isteklerini iletirler. Göklerin kapısının açılması için gözyaşları ile kalplerini ve bedenlerini yıkarlar. Seslerinin duyulması için; her şeyi duyana seslenirler. Her şeyi bilen ve duyan; insana şah damarından daha yakın olan; O Allah bu gece kendisine gelenlere de yakın olur. Ve Son Nebinin doğru sözüyle “Allah Teâlâ -rahmetiyle- Şaban’ın on beşinci gecesi dünya semasında tecelli eder ve Kelb kabilesi koyunlarının kılları sayısından daha fazla kişiyi bağışlar.” Yetmedi doğru sözlü peygamber (sav) bir rivayete göre de “Şaban’ın ortasında gece ibadet ediniz, gündüz oruç tutunuz. Allah o gece güneşin batmasıyla dünya semasında tecelli eder ve fecir doğana kadar, ‘Yok mu benden af isteyen onu affedeyim, yok mu benden rızık isteyen ona rızık vereyim, yok mu bir musibete uğrayan ona âfiyet vereyim, yok mu şöyle, yok mu böyle!’ der” kullarından gelenleri eli boş çevirmez. Onları misafir eder. O cömerttir. O kerimdir. O karşılıksız verendir.
Ancak bizim talebimiz ondan varda; O’nun bizden talebi olmaz mı? O adeta şöyle seslenir “Ramazan ülkesine girmek isteyenler; iman pasaportunu yanınıza alın. İman ve İslam’ı bozacak şu davranışlardan kaçının; “Allah’a ortak/eş koşmaktan. İnsanlara karşı kin ve nefret dolu ve kavgacı olmaktan. Müslümanların arasına fitne sokmaktan. Akraba bağını koparmaktan. Gurur ve kibirli olmaktan. Anne ve babaya isyan etmekten. Alkol/içki/uyuşturucu kullanmaktan; kaçınmalı ve uzak durmalısınız.” Bu sayılan günahlardan ve çirkin davranışlardan kaçınmayanlar; bu suçları işlemeye devam edenler; berat belgesini / Ramazana giriş belgesini almazlar. Ramazan ülkesine girmek için vize alamazlar.
Hâlbuki Recep ve Şaban aylarını taçlandıran; Regaip, Miraç ve Berat kandilleri/aydınlatma geceleri inananların ramazana giden yollarını aydınlatmak için vesile kılınmıştı. Müslümanları uyarmak ve hatırlatmak; tarihe ve geleceğe yön vermek; inanç ikilimin de zindelikler oluşturmak, her günümüzü kandilleştirmek; İslami hareketliliğe katkıda bulunmak; evet, her şeyden öte O’na gitmeye vesileler edinmek için; var olmuştu kandil geceleri. İşte Şaban ayı da bunlardan biri. Fazilet ve bereket olarak Kadir gecesine en yakın olanı Berat gecesidir. Şaban ayı Berat gecesini Müslümanlara sunar; haydi beratınızı alın.