Bir Tv. Kanalında yayımlanan “Kızıl Goncalar” isimli dizi mütedeyyin dindar insanların gündeminde. Dizinin değerlendirilmesi ve yargılanması söz konusu. Ancak Müslümanlara düşen şey ahlak ve adalet çerçevesinde diziyi değerlendirmek. Tepkisel ve reaktif yaklaşımlar sağlıklı sonuç vermiyor. Dizi jakoben, 28 Şubatçı, militarist ve seküler yaşam tarzına sahip olanlarla; tarikatlar üzerinden dindar yaşamı benimsemiş kitlelerin fotoğrafını çekiyor. Doğru […]
Bir Tv. Kanalında yayımlanan “Kızıl Goncalar” isimli dizi mütedeyyin dindar insanların gündeminde. Dizinin değerlendirilmesi ve yargılanması söz konusu. Ancak Müslümanlara düşen şey ahlak ve adalet çerçevesinde diziyi değerlendirmek. Tepkisel ve reaktif yaklaşımlar sağlıklı sonuç vermiyor. Dizi jakoben, 28 Şubatçı, militarist ve seküler yaşam tarzına sahip olanlarla; tarikatlar üzerinden dindar yaşamı benimsemiş kitlelerin fotoğrafını çekiyor. Doğru ya da yanlış bir çalışma.
Dizi; Dr. Levent ailesi ve çevresi üzerinden, fanilerin Efendi Hazretleri ve tarikatı üzerinden bir bakış açısı ortaya koyuyor.Dizide, yaşamları kesişen KemalistDoktor Levent ile bir dini cemaatin içinde yaşayan Meryem’in ve de çevresindekilerin yaşadıkları anlatılıyor. Yapımda muhafazakâr – seküler kimliklere ve yaşam tarzlarına vurgu yapılıyor.
Özelde tarikat çevreleri genelde ise bir kısım dindar çevreler diziye tepki gösterdiler. Seküler çevrelerden ise dizi destek buldu. Bu nokta da dizi ve konusuna sağlıklı bir yaklaşım olduğunu söylemek mümkün değil. İdeolojik ve ötekileştirici bir yaklaşım dili egemen.
Dizide seküler aile ve çevre ilişkileri değerlendirildiğinde: Aile içi psikolojik şiddet;yatağa bağlı terk edilmiş baba;uyumsuz karı koca;kocasından habersiz evini terk eden kadın;asi ve uyuşturucu kullanan bir kız/öğrenciler; çocuk yaşta cinsellik dürtüsü;yemek yapmayı bilmeyen hatta mutfakta ocağı bile açamayan yetişkin kadın; kendisi gibi giyinmeyen ve düşünmeyen kimselere yönelik iğrenç davranış;asistan doktor tarafından aşağılama ve hakaret; başörtülü kızların okuma özgürlüklerini ellerinden alınması gibi insan haklarına aykırı davranışlar; izleyiciye aktarılıyor.
Diğer taraftan faniler tarikatı üzerinden tüm mütedeyyin/dindar insanların zan altında bırakılması;efendi hazretlerine aklın devre dışı bırakılarak mutlak itaat, bürokrasi de örgütlenmiş tarikat; tarikat içi hiyerarşik yapı; bilme karşı itiraz; Kur’an Kursun da şiddet; yolsuzluk yapan tarikat çalışanı ve cezalandırılması; küçük yaşta evlendirilmek istenen kız; okula gitmek isteyen ama engellenen kız; tarikat bağlısı kocasından farklı düşünen anne; mutfak, sağlık bilgisi ve insani ilişkileri yüksek yüksek bir kadın; izleyicilere sunuluyor.
Aslında Türkiye’de istisnalar hariç her ideolojik/inanç mahallesi gettolarda yaşamayı sürdürüyor. Birbirlerini anlamaya gayret etmiyor. İdeolojilerinin keskin sınırları içerisinde yaşıyorlar. Farklı düşünce ve yaşam biçimine tahammülleri yok.
İşte bu dizi üzerinde de koparılan fırtına da bu yüzden. Dizi üzerinden taraf olmaktan öte tarih, topum, ahlak ve barış eksenli; yapılan yanlışların üzerine gidilse daha isabetli olacaktır. Diyalog kanalları açık tutulacaktır. Toplumsal barışa katkı sunulacaktır.
İnsan hakları çerçevesinde; yanlışa yanlış diyecek bireylere ihtiyaç var.Nitelikli bir toplum için anlamaya ve diyaloğa da…
Ben İslamcıyım ve tarafım belli. Ancak bu olaylara sağlıklı yaklaşmama engel değildir.