DELİLİK Mİ VELİLİK Mİ?

“Tımarhaneye yeni düşen bir deli, binayı dolaşırken bodrumda bir koridor keşfetmiş. Bakmış ki on beş yirmi deli bir kapının önünde kuyruk olmuşlar, kapıdaki bir delikten içeriye bakıyorlar. Bu da kuyruğa girmiş. Sıra kendisine gelince deliğe gözünü uydurup bakmış ama bir şey görememiş. Dikkatle bakmış yine bir şey görememiş. Daha da bakacakmış ama arkadakiler acele etmesini […]

Yayınlama: 04.07.2023
A+
A-

“Tımarhaneye yeni düşen bir deli, binayı dolaşırken bodrumda bir koridor keşfetmiş. Bakmış ki on beş yirmi deli bir kapının önünde kuyruk olmuşlar, kapıdaki bir delikten içeriye bakıyorlar. Bu da kuyruğa girmiş. Sıra kendisine gelince deliğe gözünü uydurup bakmış ama bir şey görememiş. Dikkatle bakmış yine bir şey görememiş. Daha da bakacakmış ama arkadakiler acele etmesini söylemişler. Böylece yerinden ayrılıp tekrar kuyruğa girmiş. Ve bu böylece akşama kadar devam etmiş. Velakin her defasında bir şey görememiş.

Ertesi gün ve ertesi gün yine aynı şey sürüp gitmiş. Delilerin her biri deliğin önünde sadece birkaç saniye kalabiliyor, hiçbiri yeteri kadar bakamıyormuş. Zira bodrumdaki koridoru ve “deliğe bakma” olayını keşfedenlerin sayısı artıyor ve kuyruk büyük bir izdihama dönüşüyormuş. Bizimki bir ay kadar sonra yine kuyrukta sırasını beklerken önündeki deliye demiş ki:

–          Yahu tam bir aydır burada kuyruğa giriyorum. Her gün beş altı kere de sıra gelmesine rağmen hiçbir şey göremedim.

–          Ho hooo, demiş beriki, biz bir yıldır bakıyoruz da bir şey göremedik.” (Zarifoğlu, 2018)

Meğerse bu deliler, gözlerinin önündeki perdeler kalkınca o kadar dehşetli ve insana ağır gelen şeyler görüyorlarmış ki anlık da olsa bir şey görmemeyi diledikleri için karanlıktan başka bir şey göstermeyen bir delikte şifa arıyorlarmış.

Deliler, o kadar çok şey görürlermiş ki artık onlara herhangi bir şeye baktıklarında bir şey görmemek çok cazip gelirmiş. Akıl sahibi selim insan ise alemin sırlarına vakıf olmaktan varestedir. Baktığında görememek ona doğal gelir. Ama bir kez bile görürse o zaman bak sen curcunaya..

Gözümüzün önündeki perdeler bizim için bir rahmettir. Bizim takatimizin yeteceği şeyler gördüklerimiz ile sınırlı. Fazlasını istemek, kırmızı çizginin ötesine geçmeye çalışmak bizim kaldırabileceğimiz şeyler değildir. Hz. Musa’nın Allah’ı görmek istemesi ve tecellisinden küçük bir parçayı görmesi üzerine Tur Dağının tuzla buz olması sonucu baygınlık geçirmesi bunun örneği.

Eğer bir insan yediği yemeğin midesinde oluştuğu hali görse herhalde bir daha yemek yememeye yemin ederdi. Evimizde otururken odamızın her tarafında uçuşan tozları, havadaki faydalı-faydasız bileşenleri görsek rahat oturma imkanımız olmazdı. Hayvanların görüp de tepki verdikleri varlıkları bizler görsek her an korku içinde yanıp tutuşurduk heralde.

İşin ironik boyutu kendimizi akıllı, o deliğe bakanları deli saymamız. Halbuki bizden çok şey görüp, çok şey biliyorlar. Demek ki kimseyi kendimizden aşağı görme lüksüne sahip değiliz. Belki deli belki de veli bilemezsin.

Kaynakça

Zarifoğlu, C. (2018). Bir Değirmendir Bu Dünya. İstanbul: Beyan.

REKLAM ALANI
Yazarın Son Yazıları
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.