İnsan hayatı kurallarla ve kurallara uymakla anlam kazanır. Doğru kurallar konulduğu, idare edenler ve edilenler kurallara uygun davranışlar sergilediği oranda devlet ve toplum hayatı anlamlı, verimli olur, birlikte yaşama alışkanlığı hayat bulur. İlahi dinlerin kuralları dinin emirleridir. İnsanlar yani dinin inananları dinin emirlerini doğru anlar ve bu emirleri samimiyetle yaşarlarsa din hayat bulur ve inanılan […]
İnsan hayatı kurallarla ve kurallara uymakla anlam kazanır. Doğru kurallar konulduğu, idare edenler ve edilenler kurallara uygun davranışlar sergilediği oranda devlet ve toplum hayatı anlamlı, verimli olur, birlikte yaşama alışkanlığı hayat bulur.
İlahi dinlerin kuralları dinin emirleridir. İnsanlar yani dinin inananları dinin emirlerini doğru anlar ve bu emirleri samimiyetle yaşarlarsa din hayat bulur ve inanılan ve uygulanan dine uygun ahenkli bir toplum hayatı ortaya çıkar. Toplumda yaşanacak problemler en aza indirilir.
Dinin devlet olmadığı Krallık,halk idaresi gibi devlet idarelerinde ise devleti ve toplumu hayatta tutan kurallar (Yasa, kanun ne denirse) kralın emirleri ya da meclisin ortaya koyduğu yasalardır.Yasalar ya da kralın emirleri halkın ihtiyaçlarına uygun yapılmış ve vatandaş lehine yorumlanarak uygulanırsa o toplumda fazla problem yaşanmadan hayat devam eder. Ama bir şartla, vatandaşın da uygulanan kurallara uygun davranışlar sergilemesi şartı ile. Aksi halde uyulmayan, itaat edilmeyen kuralın hiçbir anlamı kalmaz, toplumun hiçbir problemi de çözülmez.
Kanunla konan vergiler, askerlik yasası, trafik kuralları, askerlik yapma, kamu hizmetine girme, okullara devam edip eğitim alma, kamu hizmetlerinden yararlanma, kamu hizmeti yürütme gibi insan ve devlet hayatını düzenleyen kurallar devlet ve toplum hayatının düzenli ve problemsiz yürümesi için konan kurallardır.
Eğer devlet kendisi koyduğu kurallara uymuyor ve onu doğru, amacına uygun uygulamıyorsa yanlış yapıyor, güven kaybediyor demektir.
Vatandaşlar ve özel sektör kurumları uyması için konulan kurallara uymuyor ve kuralları yok sayarak hareket ediyorsa o da yanlış yapıyor ve güven kaybediyor demektir.
Uzun yıllar Avrupa’da çalışmış ve ülkemize dönüş yapmış bir dostum anlatmıştı. Avrupa insanı aslında bizden zeki insanlar değil ama kurallı, kurallara riayet eden insanlar. Onların başarısı kurallı bir hayat anlayışını benimsemiş sıkı sıkıya bu prensibe sahip çıkmalarından kaynaklanıyor diye.
Sahi uyulmayan trafik lambalarının, yayalar için yapılan ama esnafın işgal ettiği kaldırımın, başlama saatine uyulmayan mesai anlayışının, vaktinde toplanamayan verginin, araçların dikkate almadığı yaya geçiş üstünlüğünün, kararına uymayan mahkemenin, onun hâkim ve savcısının, hak edilmeden bilgi sahibi olunmadan elde edilen diplomanın, bilgi ile değil torpil ile kazanılan sınavların kime faydası var, söyleyene aşk olsun.
Önce devlet zamanın şartlarına ve toplumun ihtiyaçlarına uygun kurallar (Kanun, yasa ne ise) hazırlayıp yürürlüğe koymalı, sonra gevşeklik, siyasi kaygı, denge gözetme gibi kaygılardan arınarak ısrarla bu kuralları uygulamaya koymalıdır. Vatandaşlar ise günlük şahsi ve siyasi hesaptan uzaklaşıp samimiyetle konulan kurallara uygun bir hayatı yaşamanın çabasında olmalıdır. O zaman insan, toplum ve devlet hayatında hayır olur, bereket olur, güzellik olur.
Aksi halde kuralsız toplum, kuralsız devlet ve bereketsiz bir hayatı yaşamaya devam ederiz. Allah esirgesin.