MODERN (!) YAFTALAMALAR

İnsan olmanın gereğinin farkında mıyız? Düşünmenin, akletmenin varlığımızın en önemli unsuru olduğunun bilincinde miyiz? Sözde evet. Lakin iş fiiliyata döküldüğünde bu gereği yap(a)mamanın acısını çekiyoruz. Aslında önümüze çıkan herkesi bir şeyle etiketleme çabamız bunun sonucu. Aklımızı kullanmadan hareket etmemizin. Bizim yerimize düşünen insanların oluşturduğu kalıplaşmış ifadeler etrafında dönüyor hayatımız. Misalen bir kimse dini bir hayat […]

Yayınlama: 12.03.2023
A+
A-

İnsan olmanın gereğinin farkında mıyız? Düşünmenin, akletmenin varlığımızın en önemli unsuru olduğunun bilincinde miyiz? Sözde evet. Lakin iş fiiliyata döküldüğünde bu gereği yap(a)mamanın acısını çekiyoruz.

Aslında önümüze çıkan herkesi bir şeyle etiketleme çabamız bunun sonucu. Aklımızı kullanmadan hareket etmemizin. Bizim yerimize düşünen insanların oluşturduğu kalıplaşmış ifadeler etrafında dönüyor hayatımız.

Misalen bir kimse dini bir hayat yaşıyor ve o minvalde düşünüyorsa yobaz(gerici), Batıyı kendine örnek alıp onun gereklerini yapıyorsa modern(ilerici) olabiliyor. Beynimize nakşedilen bu kavramlar bizim insana bakışımızı etkiliyor. Bu dayatmalardan sağ çıkabilen kişilerde dirayetli ve özgün bir duruş gözlenirken, ağır yaralanan kişilerde etiketleme, yaftalama hastalığı baş gösteriyor.

Bir kimseyi gerici veya ilerici, modern veya yobaz diye yaftalamak kişinin nerede durduğuna bağlıdır.

Bu doğrultuda kişi önce kendi seçtiği hayatı mı yoksa başkalarının dayattığı zamanı mı yaşayacağına karar vermelidir. Çağa ait zaman mı yoksa çağlar ötesi bir yaşam mı?

Çağdaş veya çağ dışı gibi kavramlara ismini veren şey; içinde olan çağa şeklini veren düşünce, yaşayış, görüş, bakış açısı ve ölçütüdür. Bu çağın gerektirdiği gibi düşünen ve davrananlar çağdaş, böyle olmayanlar ise çağ dışı ilan edilmiştir. Aslında çağa ayak uyduranlar incelendiğinde görülecektir ki bu insanlar, ayağı sağlam yere basamayan, belli bir görüş ve inanca tam olarak bağlanamayan, gelişimini tamamlayamamış, ham meyve gibidirler. Onlara bu çağda sunulan şeylerin tam zıddını bir başka çağda herkesin yaptığı bir şey olarak sunsan hiç çekinmeden kabul ederler. Yani bunlar girdiği kabın şeklini alan sulara benzerler.

Diğer taraftan çağ dışı olmakla itham edilenler ise; muvazenesi kaymamış, belli bir inanca boyun eğmiş ve o inancın gerektirdiği şekilde davranıp ona göre bir dünya görüşü sunan, ölçütünün çağ değil inançları ve yaşayış tarzı olduğu, olgunlaşmış, hatta dalından yere düşmüş bir meyveye benzerler. Bunlara hangi çağda -inancının aksine olan- hangi davranışı dayatmak istesen boyun eğmeyeceklerdir.

İşte insanlara bir put gibi sunulan modernlik veya çağdaşlık dedikleri şeylerin iç yüzü böyledir. Bu kavramları kullananlar saf insan aklını istedikleri gibi kullanmaya ikna etmiştir. Düşünmekten ve aklını kullanmaktan aciz bırakılan insan, kendisinin yerine düşünen birilerini bulduğu için çok sevinmiş, artık yorulmayacağını anladığı için âkil insanlar tarafından kendilerine arz edilen teklifi havada kapmıştır. Bu teklifin hayat tarzıyla bağdaşıp bağdaşmadığını, bugüne ve geleceğe neler vaadettiğini, kısaca getirilerinin neler olduğunu akletmeden bir yola girmiştir insanların çoğu. Kendilerine modern insan yakıştırmasını yapan üst akıllar ise itaatkar bir koyun sürüsü oluşturdukları için ellerini sıvazlamaktadırlar.

Belki de 2 3 akıl, milyonlarca aklı yönetir olmuştur. İşin garip yanı yönetilenlerin de bundan memnun olmasıdır. Bu ne serkeşlik ne vurdumduymazlıktır yarabbi.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen bizim yine de ham meyveli bir ağaçtan olgunlaşmış meyveler çıkaracağına dair Allah’a olan inancımız tamdır. Çağa uyan değil, inancı ve hayat görüşüyle çağı kendisine uyduran kişiden beklenen budur.

Yeter ki hamlar erişkinleri de çürütmesin.

REKLAM ALANI
Yazarın Son Yazıları
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.