SAVAŞ İNSAN DOĞASININ BİR PARÇASI DEĞİLDİR

Yüzyılımız; yani 1900 ile 2000 yılları arasında süreç kanlı savaşlarıyla tanınmaktadır. Birinci Dünya Savaşı, savaşta öldürülen dokuz milyon insanı gördü. İkinci Dünya Savaşı 15 milyon insan ölümüyle bu alanda bir rekor kırdı.  Yirminci yüzyıl devrimlerinde ve iç savaşlarda öldürülenlerin sayısı bile tarihi rekorlar kırmıştır. Toplamda, bu yüzyılın tüm uluslararası ve iç savaşlarında, devrimlerinde ve şiddetli çatışmalarında öldürülen veya katledilen kişi sayısı yaklaşık 35.654.000. Tüm bu rakamların içinde bebekler, yaşlılar, kadınlar, erkekler, çocuklar kısacası yaşayan insan evrimlerinin hepsi var. Zamanla küresel çapta covid-19 pandemisinin savaşları unutturup ön plana çıktığı bir zamanda, Avrupa’nın yanı başında ve ülkemizden çokta uzakta olmayan bir mecrada maalesef yeni bir cinayet tablosu insanlığın gözünün önünde cereyan etmeye başladı. Ukrayna ve Rusya arasında başlayan savaş oyunları. Son birkaç ayda Rusya, Sibirya’dan Ukrayna’nın vurucu menziline kadar yüzlerce tank, APC’ler, hava savunma sistemleri, motorlu topçu birlikleri, ÇNRA’lar ve hatta kısa menzilli balistik füzeler konuşlandırdı. Rusya, Ukrayna’ya birden fazla eksende saldırdı ve batılı liderlerin savaşı önlemek için haftalarca süren sonuçsuz diplomatik çabalarını felaketle sonuçlandırdı. Rusya’nın işgali, Kremlin’in büyük, yakın zamanda modernize edilmiş ordusunu, büyük ölçüde aynı veya benzer ekipmanın Sovyet döneminden kalma eski versiyonlarını kullanan bir düşmanla karşı karşıya getiriyor. Ukraynalılar anavatanlarını savunmalarına rağmen, Rusya karada ve özellikle havada ve denizde önemli sayısal avantajlara sahip. Savaşın ikinci gününde Kiev yakınlarına kadar geldiler. Tarihsel bağlam nedir? 2014 yılında Putin, Ukrayna’nın ağırlıklı olarak Rusça konuşulan bir bölgesi olan Kırım’ı ilhak etmek için asker gönderdi. Rusya ayrıca, tam bir savaşa dönüşen bir çatışmayı kışkırtmak için gizlice asker ve silah göndererek Ukrayna’nın güneydoğusundaki ayrılıkçı bir ayaklanmayı kışkırttı. 2015 barış anlaşması bir sınır çizgisi oluşturdu ve her iki tarafı da taviz vermeye çağırdı. O zamandan beri cephede düşük seviyeli çatışmalar devam etti ve her iki taraf da diğerini anlaşmayı ihlal etmekle suçladı. Daha da geriye gidersek, Rusya uzun zamandır Ukrayna’nın AB ve NATO’ya yönelme girişimlerine karşı çıkıyor. Putin’in sık sık tekrarlanan taleplerinden biri, Ukrayna’nın soğuk savaşın sona ermesinden bu yana doğuya doğru genişleyen 30 ülkenin ittifakı olan NATO’ya asla katılmayacağının garantisi. Bu savaşta NATO ve AB yine oyalamaca, kurnaz tilki postunda açıklamalar yapıyor. Olan maalesef günahsız, sivillere oluyor. Bisiklet süren bir çocuk veya evinde saklanmaya çalışan yaşlı bir kadın. Ülkeden çıkış yasağı konulan erkelerin içinde olan bir babanın kızını son görüşü ve elinde ki yüzüğü ona verirken çaresizce ölüme giden bakışları.  Doğuda büyüyen, akıcı Rusça konuşan ve Rusya cumhurbaşkanı ile iyi bir çalışma ilişkisi geliştirmiş olan Şansölye Angela Merkel’in ayrılmasından sonra Avrupa, Moskova ile paha biçilmez bir müzakereciyi kaybetti. Savaş liyakatli insanların aradan çekilmesiyle acımasızlığı gösterdi. Savaş acısının ne olduğunu hepinizden daha iyi bilirim. Zaruri olmadıkça savaş cinayettir. Yüzlerce yıllık yaralarımızı ancak barış içinde sarabiliriz. Ülkemiz savaş sanatında dahi komutanlar yetiştirdi ve onlarında akıllı ve kıvrak zekâsı ve milletin üstün cefakâr dirayetiyle hala dimdik ayakta durmaya devam ediyor. Ukrayna için en büyük talihsizlik ise bir komedi sanatçısının ülkeyi yönetiyor olması.  Bakalım her daim karşı olduğumuz ve asla istemediğimiz bu felaket nasıl sonuçlanacak!!!! Ha birde savaşın güzel yalanları ‘’sivillere bir şey olmayacak veya onlara zarar verilmeyecek’ ’diye… Peki! Günahsız bisiklet süren bir çocuğun kafasına düşen bir çiçek demet değildi herhalde… BARIŞ HEMEN ŞİMDİ. Hoş çakalın erenler ve canlar…