YALNIZ MIYIZ?

Mucizedir insan. Doğumundan itibaren başlıbaşına bir mucize. Mucize karşısındaki kişiyi o işi yapmaktan aciz bırakan şey demektir. Kendisiyle aynı tür olan bir beden içinde var olmak yine o aynı türü aynı şeyi yapmaktan aciz bırakan şeydir zira. Doğum olayı hep bana olağanüstü gelmiştir. Öyledir zaten ama pek dikkat etmeyiz bu olağanüstülüğe. Sürekli meydana geldiği için […]

Yayınlama: 13.01.2023
A+
A-

Mucizedir insan. Doğumundan itibaren başlıbaşına bir mucize. Mucize karşısındaki kişiyi o işi yapmaktan aciz bırakan şey demektir. Kendisiyle aynı tür olan bir beden içinde var olmak yine o aynı türü aynı şeyi yapmaktan aciz bırakan şeydir zira. Doğum olayı hep bana olağanüstü gelmiştir. Öyledir zaten ama pek dikkat etmeyiz bu olağanüstülüğe. Sürekli meydana geldiği için olağan görürüz bu olayı. Olağan bir şeye farklı bir gözle bakmadığımız için de ondaki mucizeyi görmeyiz. Doğum bana başka bir şey de hatırlatır: İnsanın toplumsal bir varlık olduğunu. Bizi dünyaya gönderen Vacibul Vücud tek başımıza bizi yaratmaya da elbette kadirdir. Fakat bunu yapmamış. Bizi annemizin karnında 280 gün boyunca saklamıştır. Tertemiz bir bedenin her türlü pisliğin olduğu bu dünyaya adapte olması demek ki zaman alıcı bir şey. Dünya Arapça bir kelimedir. “Dena” kökünden gelir ve zaten kelime anlamı olarak “aşağılık yer” demektir. Öyleyse bu dünyaya gelen çocuğun derece olarak dünyadan daha yukarıdan bir yerlerden geldiği muhakkaktır. Belki de yüksek mevkilerden aşağı bir konuma düştüğü için ağlar bir bebek doğarken. Evet tek başımıza var etmemiş, bizi bir başka insana bağlı kılmıştır Musavvir. Demek oluyor ki bizim bu dünyada yalnız bir hayat yaşamamız fıtratımıza ters bir durum. Daha anne karnındayken bunu hissediyoruz. Annemizin nefesi bize nefes, onun yiyeceği bize rızık oluyor. O süre boyunca annemizin kokusuna da alışıyoruz. Doğduktan belli bir süre sonraya kadar da o kokuyu yanımızda bulmak istiyoruz. Bulamayınca huzursuzluk yaşıyor, kendimizi yabancı hissediyoruz. Pek çok kere şahit olmuşuzdur bir şeyleri yeni öğrenen çocuğun o yeni öğrendiği şeyleri anne babasına gösterme telaşına. Sanki anne babası onu farketmese o yaptığı yeni şeyin hiçbir anlamı olmayacak gibi düşünür o çocuk. Belli bir yaşa erişince arkadaşları, akrabaları ve çevresi olur o çocuğun. Ama yalnız kalmaz. Yalnız kalınca melankolik bir hava içerisinde sanki kimse kendini sevmiyormuş gibi hisseder. Evlilik de bunun içindir. Sosyal bir varlık olarak insan için artık anne baba, akraba ve arkadaşlar da yalnızlığını gideremez olur. Yeni bir soluk, yeni bir hayat arar kendine. Ve kendindeki eksikleri tamamlayacak, hayat yolculuğunu beraber adımlayacak, inanç ve ideoloji olarak kendine en yakın bulduğu kişi ile bir ve birlik olmak üzere bir adım atar. Nikah ve aile kurmak sağlıklı bir neslin devamı için birincil şarttır. Neslin devamı için de çocuk sahibi olmak. Zamanında bir seneye yakın bir süre boyunca bir başka bedende var olmaya çalışan insan, kendi geçtiği süreçlerden bir başka bedeni de geçirmeye karar verir. Tüm bu süreçlerden geçmesi fıtratı gereği sosyalleşme için şarttır. Fakat insan için aslolan hiçbir zaman yalnız olmadığını, içinden geçirdiği düşünceyi dahi duyan, kendisine şah damarından daha yakın olan ve kendisini ondan daha iyi tanıyan bir Karib’in varlığıdır. Bizi bizden daha iyi bilene selam olsun.

REKLAM ALANI
Yazarın Son Yazıları
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.