Bu sabah, biri avukat, diğeri tıp öğrencisi iki gencimizin korkunç ölümleriyle derinden sarsıldım. Avukat Dilara Yıldız, uzun süredir kendisini açıkça ölümle tehdit eden eski nişanlısı tarafından silahla vurularak öldürülüyor. Avukat Yıldız’ın genç yaşında, yüz bine yakın kadın esnafın avukatı olduğu bildiriliyor. Diğer gencimizse, Enes Kara. Tıp okuyor. Ailesinin baskısıyla ikamet etmek zorunda kaldığını bildirdiği bir […]
Bu sabah, biri avukat, diğeri tıp öğrencisi iki gencimizin korkunç ölümleriyle derinden sarsıldım.
Avukat Dilara Yıldız, uzun süredir kendisini açıkça ölümle tehdit eden eski nişanlısı tarafından silahla vurularak öldürülüyor. Avukat Yıldız’ın genç yaşında, yüz bine yakın kadın esnafın avukatı olduğu bildiriliyor.
Diğer gencimizse, Enes Kara. Tıp okuyor. Ailesinin baskısıyla ikamet etmek zorunda kaldığını bildirdiği bir kurumda dini baskıya uğradığını, ileride hekim olduğu takdirde karşılaşacağı hasta şiddeti ve ekonomik çıkmazlar gibi nedenlerle tıp okumak istemediğini bildirerek hayatına son veriyor.
Bu ölümler genelde şiddet ve tehdit dilinin, özelde ise kadına yönelik şiddetin, sosyal ve yasal zemin bulduğu takdirde nerelere uzanabileceğinin; gençlerin meslek seçimi ya da yaşam tarzı konusunda baskı altına alınmasının, maddi çaresizliğin ve kendilerine bu ülkede bir gelecek görememesinin çok acı biten örnekleri.
Fransız sosyolog Émile Durkheim’ın ‘Anomi’ teorisi, bireyle toplum arasındaki bağın kopmasına vurgu yapar. Sosyal etiğin eksikliği, toplumda moral çöküntüsü ve hukuk yıkımı ile sonuçlanır. Aşırı baskıcı kurum ve toplumlarda bireyselliğin kısıtlanması, intihar oranlarını arttırır.
Sosyolog Robert K. Merton tarafından geliştirilen ‘Sosyal Gerilim Teorisi’ ise, sosyal yapıların vatandaşları suç işlemeye zorlayabileceğini belirtir. Kültürel olarak değerli hedeflere ulaşmasına olanak sağlayan meşru ve yasal araçlar sağlanmadığında, insanın kolayca değerlerden kopup yasaları çiğneyebildiğini ileri sürer. Örneğin sistem, çalışabilmeleri için yeterli ücret ödeyen doyumlu iş olanakları sağlamazsa, birçok insan alternatif yollara sapacak ya da yaşamına son verecektir.
Émile Durkheim şöyle der:
“Her yeni nesil, bir önceki nesil tarafından yetiştirilir; bu nedenle ikincisi, halefini geliştirmek için iyileştirilmelidir. Hareket daireseldir. ”
Hatalarımızın bedelini, pırıl pırıl gençlerin ödememesi için, adil, şeffaf ve dürüst bir toplum inşa etmek zorundayız.
Genç yaşlı hepimiz, doğrudan ya da dolaylı yoldan tüm bu yaşananlardan sorumluyuz.
Durkheim’ın dediği gibi, hareket dairesel ve hepimize daha iyi bir dünya kurmak için iş düşüyor!