İNCİRDEN BİLGİSAYAR?

“Kaç kuruş” dedi, “incir kurusu?” Pazarda ürün satan köylü kadının tepesine dikilmiş, gür sesiyle üç kere yineledi sorusunu. İyi giyimli, bakımlı görünümlü bir beyefendi. “İncir kurusu kaç kuruş!” “Otuz lira” diye cevap vermişti oysa beyefendinin her soruşunda köylü kadın. “Bu paraya incir kurusu mu olur, indir indir!” Dedi beyefendi. Titrek sesiyle cevap verdi kadın; “Yaylalardan […]

Yayınlama: 08.10.2021
A+
A-

“Kaç kuruş” dedi, “incir kurusu?”
Pazarda ürün satan köylü kadının tepesine dikilmiş, gür sesiyle üç kere yineledi sorusunu. İyi giyimli, bakımlı görünümlü bir beyefendi.
“İncir kurusu kaç kuruş!”
“Otuz lira” diye cevap vermişti oysa beyefendinin her soruşunda köylü kadın.
“Bu paraya incir kurusu mu olur, indir indir!” Dedi beyefendi.
Titrek sesiyle cevap verdi kadın;
“Yaylalardan topluyorum. İki üç kök incir ağacım var. Ayağım aksıyor, zorlanıyorum ama çocuğumun okul masrafını çıkarmak zorundayım. Kilosunu 25’ten vereyim” dedi.
O sırada telefon geldi beyefendiye, uzun uzun aldığı villanın güzelliğinden bahsetti karşısındakine. Mangal partisine davet etti.
Ben iki metre ötede işi gücü bıraktım onları takip ettim.
Elimde değil. İnsanlara böyle üstten bakanlara tahammülüm yok.
Köylü kadının önünde sadece ve sadece iki poşet incir kurusu vardı. Başka da bir ürün yoktu. Tabiri caizse, sığıntı gibi, bir pazarcının yanına gelmiş oturmuştu. Belli ki o iki poşet incir kurusu parasına ihtiyacı vardı.
“20 liradan ver de bir kilo alayım” dedi adam gür sesiyle.
“Valla gurtarmaz abim” dedi kadın, “çocuğumun eğitim ihtiyacı olmasa gelmezdim buralara. Uzaktan eğitim mi neymiş; batasıca. Ders yapması lazım. Bilgisayarı yok. Ortada kaldık.”
Çıkardı cebinden 20 lira uzattı kadına adam.
“Kurtarır kurtarır, bir kilo ver hele sen” dedi.
“Merhaba” diyerek yanaştım tezgâha. Tezgâh dediğime bakmayın. Kadın yere bağdaş kurmuş oturmuş, önünde de iki şeffaf poşette incir kurusu.
“Ne zamandır böylesi güzel kurutulmuş incir görmemiştim. Kaç kilo var elinizde” diye sordum kadına.
“İkişerden dört kilo var kızım” dedi kadın.
İki yüz lira çıkardım verdim kadına.
“Hepsini alıyorum” dedim.
“Bu çok fazla, kilosu 30 lira” dedi kadın.
“Çocuğunuza alacağınız bilgisayara katkım olsun bacım” dedim.
Öylece hayretle kala kaldı iyi giyimli beyefendi.
Bütün pazar paramı kadına verdim. Helali hoş olsun.
Aldım poşetleri elime çıktım pazardan.
Bir hafta sebze meyve yemezsem ölmem ya.
En sevdiğin meyve ne diye sorsalar; incir ile dut yarışa girer. 
Ama ben inciri ve dudu dalından yemeyi severim.
Ne reçeli olursa olsun reçele çok uzağım. İyi yaparım ama yiyemem.
Şimdi bunları incir reçeli yapacağım.
‘Eee yemiyorsun da niye reçel yapıyorsun ya’ diyenler olabilir.
İncir reçelini yapıp satışa sunacağım. Belki başka ihtiyaçları olan bir öğrenci tesadüf eder ise yine katkı verebilirim!!
 Gerçek hayattan alınmış bu kısa hikâye aslında ne kadar daha sosyal sorumluluk olduğumuz işler konusunda bizlere yol gösteriyor.  Zincir marketlerin raflarındaki yüksek fiyatlar için gıkını çıkarmayıp köylü kadınların el emeği göz nuru bir avuç ürününü almak için pazarlık eden her kim varsa, nasıl meşakkatli emekler ile o ürünün pazarlara geldiğini tekrar düşünüp, mümkün olduğunca doğal köylü pazarları destekleyelim. Pazarlık yaparak o insanların geçimlerine bir darbede biz indirmeyelim efendim Anlayana!!!
İyi ve Kötü Örnek
Bu konuda Kayseri çok düzenli bir sistem kurmuş ve ücretsiz pazaryeri tahsis etmiş. Mükemmel belediyecilik örneğini yine hep aynı belediyede görüyoruz. Tıpkı yol, su, peyzaj, park ve bahçe ile ağaç dikimi konusunda olduğu gibi. İkamet ettiğim mersin şehri ise maalesef en son sıralarda olabilecek bir realiteye sahip. Özellik yol konusunda bazı ilçeler neredeyse ortaçağ zamanını yaşıyor. Doğalgaz çalışmalarının daha yeni geldiği özellikle Toroslar ilçesi Nuh Tufanında ki gibi toz toprak içinde yaşam süren insanlar ile dolu. Şikâyet müessesesi asla işlemiyor. Heliport yolunda ki çukur ile Çukurova 85069 nolu sokakta ki devasa krater çukuru Mersin şehrinde göreve başladığım 2020 Aralık ayından beri hep aynı şekli ile duruyor.  Akbelen ve Gözne Caddesi bulvar anayolları ile üçüncü çevre yolu ise ralli sporları için ideal bir görüntü oluşturmaktadır. Yakın zamanda bu şehirde bir dizi hizmet açılışları gerçekleştiren Sayın Cumhurbaşkanı bile dün mecliste bu konuda ‘’yollar da asfalt yenileme çalışmaları yapılmıyor ve her yer çukurlar ile dolu’ derken bence son derece haklıydı. Her ne kadar güzel şeyler görüp mutlaka marifet iltifata tabidir düsturu gereği yazarak takdir ettiğim M.B. Belediyesinin daha yol konusunda alacağı çok yol var bence (bir daha ki yazımda TOKİ ile ilgili inanılmaz bir bakımsızlık örneği vereceğim).. Bu hayırlı Cuma gününde iyi bir şeyler yazarak kitapsever dostlarımızı ülkemiz ile tanıştıralım. Efendim oto servis alanında uzun yıllardır hizmet vermiş yetenekli ve kitapsever kardeşim Hüseyin Ünlü, Mersin B.B spor işlerinde güçlü ve sıcak iletişi ile insan sever personelimiz Necmettin Turan, esnaf kardeşlerimiz Halil ve Abdurrahman Kılınç arkadaşlarımıza ve tüm kitapseverlere selam olsun. Hoşça kalın erenler canlar!!!

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.