KALANLAR ÜZÜLMELİ, BEKLEYENLER SEVİNMELİ!

Kaygılıyım, endişeliyim, düşünceliyim; etrafımdan yaşlı, genç, çocuk, kadın, erkek ayrımı yapmadan gidenleri sık sık gördükten sonra; bir sonraki sıranın yolcu adayı olabileceğim konusunda beklentim hayli yükseldi. Bir anlık unutmak istesem de ne mümkün! Uzaktan- yakından derinden etkileyici bir makamla okunan sala seslerini  her duyduğumda içime bir hüzün çöker; salanın bitiminde, müezzin efendinin bildireceği yolcunun kim […]

Yayınlama: 28.04.2022
A+
A-

Kaygılıyım, endişeliyim, düşünceliyim; etrafımdan yaşlı, genç, çocuk, kadın, erkek ayrımı yapmadan gidenleri sık sık gördükten sonra; bir sonraki sıranın yolcu adayı olabileceğim konusunda beklentim hayli yükseldi.

Bir anlık unutmak istesem de ne mümkün! Uzaktan- yakından derinden etkileyici bir makamla okunan sala seslerini  her duyduğumda içime bir hüzün çöker; salanın bitiminde, müezzin efendinin bildireceği yolcunun kim olduğuna merakla, heyecanla kulak kabartırız.

Göçenin kim olduğunu öğrendiğimizde, üzülmekle beraber, eğer çok yakın değilse üzüntünün dozajı biraz daha  az olur. Öyle ya, ateş düştüğü yeri yakar demişler.

Elbette ki terk- i dünya edenlere üzülüyoruz, yakınlarının acılarını paylaşıyoruz. Doğal olarak genç olması üzüntüyü daha da artırıyor.

Paylaşılamayan, geçici ve kısa olan bir dünya hayatı için birbirlerini boğazlayan, savaşan, sürekli kavgalı olan insanları, toplumları ve devletleri gördüğümüzde; bir gün bırakıp gitmek zorunda kalacakları bu dünya için çırpınmaların, çabalalamaların ne kadar gereksiz olduğunu görüyoruz.

Elbette ki, bu dünya için çalışmak, güzel hizmetler yapmak, barış içinde yaşamak,  dünyayı güzelleştirmek  olması gereken;  bu dünyada ebedi kalacakmış gibi, her türlü  çabayı mübah görmek olmaması gerekendir.

Bir müslüman, bu dünyaya, ahireti kazanma yeri olarak bakar, ona göre gayret gösterir,  bu dünyayı iyiliklerin ekildiği, öbür alemde ekilenlerin hasat edileceğine inanır ve ona göre, en güzel verim alma yollarını arar.

Ölçü ne? Ölçü: Terk ettiğiniz alemdekilerin; sizin gidişinizi büyük kayıp görüp, yokluğunuzu derinden hissedip, eksikliğinizi  hissetmeleri; sürekli bu eksikliği dile getirmeleri, dualar edip, fatihalar okumalarıdır.

Bıraktığınız eserlerden, hizmetlerden  insanların faydalanmaları, bunun sonucunda sevap hanesine sürekli girdilerin eklenmesi ; kulun bahtlı, şanslı olduğunun en önemli göstergesidir.

Böyle güzellikleri bırakıp giden bir yolcunun; gittiği yerde güzelce karşılanması, iltifatlara mazhar olması, daha önce gidenlerin bu güzel yolcu için sevinmelerinden daha güzel bir mutluluk sahnesi düşünülemez. Sevinenler arasında, cennet ehli kullar olduğu gibi, melekler de vardır.

Böyle bir yolcuya gıpta etmemek ne mümkün! Düşünün, herkes sizin iyiliğinizden bahsediyor, dua ediyor, eserlerinizden faydalanıyor ve yokluğunuza üzülüyorlar!

Ne mutlu böyle bir hayatı yaşayan kullara! Selam olsun.

Pekâlâ, böyle gerçek bir serüven bilinip beklenirken, korku neden? Neden korkuyoruz?

Böyle bir hayatı tamamlayıp, güzelce yolculuğa çıkmak, kalanların  üzüleceği, bekleyenlerin sevinecegi bir yolcu olma fırsatını kaçırmak; korkumuzun asıl nedeni ve kaygının temel kaynağıdır.

Bunca örneklerin, deneyimlerin yakinen görülüp hissedildiği bir hayatta, herkes  planını yapsın, hayatını yeniden düzene koysun, rektefe etsin, yolunu çizsin!

Yoksa hayat kısa, hedeflediğiniz  ve emelleriniz için yetersiz bir süre var; her şey yarım kalacaktır.

Tercih sizin!

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.